Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

HİZBULLAH OLAYI ÇERÇEVESİNDE:

EDWARD SAİD, NİÇİN HUNTİNGTON'A KARŞI?

 

Bugün, son yıllarda Batı düşüncesini çok etkileyen iki önemli düşünürden birinin, öteki hakkındaki yargılarını aktaracağım.

Edward W. Said, Samuel P. Huntington için ne düşünüyor?

Önce anımsayalım: Harvard'da hocalık yapan Amerikalı siyasal bilim profesörü Huntington, son kitabı olan Uygarlıklar Çatışmasında, Sovyetler Birliği çöktükten sonra, İslam Uygarlığı'nın Batı Uygarlığı'na karşı bir tehdit oluşturacağı tezini geliştirmişti. Kitaptaki ana savlar şöyle özetlenebilir:

Birinci olarak sadece Birleşik Amerika, Batı Avrupa, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda'dan oluşan Batı Uygarlığı tek ve biricikti. Kedisine benzemek, Batılılaşmak, ve hatta onu taklit etmek başka uygarlıklar için olanaklı değildi.

İkinci olarak bütün uygarlıklar din kökenli nitelikler taşıyorlardı. Bunların birbirleri ile karışması olanaklı değildi.

Üçüncü olarak, yukardaki nedenlerden dolayı Batı'nın insan hakları, kadın hakları gibi değerleri aslında "emperyalist" değerlerdi. Kadına toplumda ikinci sınıf yer veren İslam, bu "emperyalist değerlere" kulak asmamalı ve kendi özgün değerlerine bağlı olarak yaşamını sürdürmeliydi.

Dördüncü olarak, eski düşmanı olan Sovyetler Birliği çöktükten sonra, Batı Uygarlığı, rehavete kapılmamalı, yeni düşmanı olan İslam karşısında tetikte olmalıydı. Böylece teknolojik ve ideolojik ilerlemesi durmadan devam edebilirdi.

Belki bizi ilgilendirdiği için, kitabında yer alan beşinci bir noktayı daha belirtmem gerek: Bir İslam İmparatorluğu'ndan, laik ve çağdaş bir devlet yaratarak bütün bu iddiaları tarihsel açıdan geçersiz kılan Atatürk, yanlıştı ve başarısızdı. Türkiye yeniden İslam Devleti modeline dönmeliydi.

Edward W. Said, Filistin asıllı bir profesör. Columbia Üniversitesi'nde İngilizce ve karşılaştırmalı edebiyat dersleri veriyor.

1978 yılında "Şarkiyatçılık" adı altında çok önemli bir kitap yayınladı. Metis Yayınları, 1999 yılında, Said'in 1995 yılında yazdığı bir "Sonsöz" ile birlikte, bu önemli çalışmayı Berna Ülner'in çevirisiyle Türkçe'ye kazandırdı. Kendilerini kutluyorum.

Said bu kitabında, "Şark" kavramının esas olarak "Batı" tarafından "kurgusal olarak" üretildiğini ve "Batı"nın kendisini tanımlamak için, kendinden farklı olan "öteki" kavramını vurgulamak amacıyla bu kavramı geliştirdiğini anlatıyor.

Gerçekten mükemmel bir çalışma.

Ayrıca, Said'in 1995 yılında bu kitaba yazdığı "Sonsöz" kitabın bütünü kadar önemli.

Ben seyahatlerimde mutlaka bir kitap okumaya çalışırım.

Said'in kitabının "Sonsöz" bölümünü de 16 Aralık 1999 günü İzmir'den saat 21 uçağı ile İstanbul'a dönerken bitirdim..

Bunu bilhassa belirtiyorum. Çünkü bu uçuşta, gerek hostes Emel Altunkaya'nın, gerekse kabin amiri Gülay Savaş'ın ilgisini, Said'den öğrendiğim yeni bilgilerin tadını arttıran bir öge olarak vurgulamak istiyorum.

Said "Sonsöz"ünde aynen şöyle diyordu:

"Harvard Üniversitesi'nden Profesör Samuel Huntington, inandırıcılıktan uzak bir iddia attı ortaya; iddiasına göre, Soğuk Savaştaki kutuplaşmanın yerini ‘uygarlıklar çatışması' dediği şey almıştır. Bu tez, birtakım başka uygarlıkların yanı sıra Batı, Konfüçyüs ve İslam uygarlıklarının geçirimsiz bölmeler gibi oldukları, üyelerinin tek derdinin dışta kalan herkesi kendilerinden uzak tutmak olduğu öncülüne dayanır.

"Mantığa aykırı bir tezdir bu; zira modern kültür kuramındaki en büyük ilerlemelerden biri, kültürlerin melez, heterojen olduklarının neredeyse herkes tarafından kabul edilmiş olmasıdır. Kültür ve Emperyalizm (adlı kitabımda) göstermeye çalıştığım gibi, kültür ve uygarlıklar öyle sıkı bir karşılıklı ilişki ve birbirine bağlılık ağı içinde yer alırlar ki, bunların özelliklerine ilişkin her bütünsel ya da yalın betimleme eksik kalır…

"…Şarkiyatçılık'ın dolaylı iletilerinden biri de şuydu: Kültürler ile halkları zorla ayrı, farklı soylara ya da özlere bölen her girişim, bunun getirdiği yanlış temsilleri, tahrifleri ortaya koymakla kalmaz, anlama yetisinin "Şark" ya da "Batı" gibi şeyler üretmek üzere iktidarla nasıl bir suç ortaklığı kurduğunu da gözler önüne serer."

Görüldüğü gibi Said, kültürel "tekçiliğe", "tekilciliğe" ve "tekelciliğe" karşı çıkıyor; sadece bir ideolojik tavır olarak değil, bu anlayış, yaşamın ve tarihin gerçeklerine de uymadığı için.

Kanımca "Hizbullah"ı üreten iklimin destekçileri Huntington'dan çok Said'i ciddiye almalılar.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 15 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional