Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

SORUN ÜRETEN POLİTİKACILAR; AÇEP, FAZIL SAY

VE DİĞERLERİ

Hızlı değişme bunalım yaratır. Tamam.

Bunalım dönemleri, gelir dağılımları zaten bozuk olan ülkelerde daha şiddetle hissedilir. Bu da tamam.

Bunalım sırasında, hukuk, eğitim, sağlık gibi sistemlerin bütün eksik ve yanlışları daha abartılı olarak toplmun gözüne batar. Bunu da biliyoruz.

Dolayısıyla, Türkiye'nin bir yandan dünyadaki yeni oluşumlar, öte yandan bu oluşumların Türkiye'ye yansıyan sonuçları açısından tam bir bunalım dönemini geçirdiğini zaten gözlemliyoruz.

Hem dış hem iç ögelerin yapısal baskılarına ek olarak, deprem ve Cumhurbaşkanlığı seçimi gibi özel koşulların bu bunalımı daha da şiddetlendirdiğinin de farkındayız.

* * *

Böyle zamanlarda politikacılara düşen işler daha da zorlaşır.

Dünya ve toplum hakkkında doğru teşhislere ve dolayısıyla geçerli ve olumlu çözüm önerilerine sahip olan iyi ve yetenekli politikacılar, böyle dönemleri, toplumu yeniden biçimlendirmek ve yani bir yaklaşım çerçevesinde ülkeyi yeniden yapılandırarak düze çıkarmak için bir fırsat olarak değerlendirirler.

Esas amaçları ceplerini doldurmak, yandaşlarına çıkar sağlamak, çağ gerisi ideolojilerini geliştirmek ya da kişisel kariyerlerini güçlendirmek olan kötü ve yeteneksiz politikacılar da, bunalım dönemlerini, bu hedeflerini gerçekleştirmek için bir şans olarak görürler.

* * *

Türkiye'de bir süredir, politikacıların sorun çözmek yerine, bizzat kendilerinin yeni sorunlar ürettiğine tanık oluyoruz.

Örneğin Merve olayı.

Ana Muhalefet Partisi olan Fazilet, sanki sorunumuz azmış gibi başımıza bir de "Meclis'te Türban bunalımı" problemini sardı.

İktidar da ondan aşağı kalacak değil ya:

Durup duruken garip bir af yasası tasarısı ile ortalığı birbirine kattı.

Bakalım değerli iktidar ve muhalefet mensuplarımız önümüzdeki günlerde, hangi yeni sorunları üreterek gündeme egemen olacaklar?

* * *

Bu arada Türkiye'de bilimde ve sanatta çok güzel şeyler de oluyor.

Örneğin başında dünyaca ünlü Profesörümüz Çiğdem Kağıtçıbaşı'nın bulunduğu Anne-Çocuk Eğitim Programı, laçkalaşmış bürokrasiden beklenmeyecek bir biçimde Millli Eğitim Bakanlığı'nın desteği ile Türkiye Bütçesine milyonlarca dolar Dünya Bankası kredisi sağlayarak, eğitim sistemimize katkısını sürdürüyor.

Sanattaki başarılarımız ise, tarihsel zanginliklerimize ek olarak çağdaş sanatlar alanında da Türkiye'yi bir "Dünya Kültür Ülkesi" konumuna getirmiş durumda.

Değerli Sopranomuz Leyla Gencer'den sonra, üstün yetenekli bestecimiz ve piyanistimiz Fazıl Say da, uluslararası müzik alanında ülkemizin adını duyurmaya devam ediyor.

Fazıl Say, 13-19 Aralık tarihleri arasında Anadolu Üniversitesi'nde bir "Piyano Master Kursu" verecek.

* * *

Çiğdem Kağıtçıbaşı, ya da Fazıl Say, veya onlar gibi daha pek çok bilim ve sanat insanımız…

Örneğin Gazi Yaşargil, örneğin İlhan Başgöz, örneğin Yelda Kodallı örneğin Halil İnalcık, örneğin Sedef Erçetin ve daha pek çokları…

Acaba diyorum, politikacılar bunlara gölge etmeseler, işleri daha mı iyi gider?


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional