Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
ADALET REFORMU
Türkiye başdöndürücü bir hızla değişiyor. Eğitim, adalet, güvenlik, siyaset gibi toplumsal kurumlar bu hıza yetişemiyor. Gençlerimizi yirmibirinci yüzyıla hazırlaması gereken eğitim, hâlâ yedinci yüzyılda. Umut, özel ve yabancı eğitim kurumlarına kaymış. Yasalar o kadar yetersiz, vatandaşların günlük yaşamlarını ve devletle ilişkilerini denetlemesi gereken adli ve idari yargı o denli yavaş ki, "mahkemeye gitmek" bir çözüm olmaktan çıkmış İnfaz ve rehabilitasyon kurumları, suç eğitimi veren örgütlere dönüşmüş. Çek-senet mafyaları, "diz altından vurmalar", babaların "racon kesmesi", rüşvet ve "siyasal nüfuz istismarı", mahkemelerin yerini almış. Bazı vatandaşlar, "medyadan" medet umuyor, televizyon ekranlarında ya da gazete sütunlarında "adalet" arıyor. Halkı koruması gereken güvenlik etkinlikleri, "yargısız infazlar", "telekulak skandalları" ve benzeri uygulamalarla, "halkın korunması gereken" faaliyetler arasına girmiş neredeyse. Bütün bu sorunlara çözüm getirmesi beklenen siyaset ise, bu çarpıklıkları besleyerek ve onlardan çıkar sağlayarak, bizzat kendisi sorun haline gelmiş. * * * Türkiye'yi omuzlayıp, yirmibirinci yüzyıla taşımaya çalışanların arasında pek çok çağdaş öğretmen, sayısız namuslu yargıç ve savcı, birçok dürüst polis ve hatta birkaç tane namuslu politikacı bile var. Ama onlar da sistemin yozlaştırıcı direnci karşısında yavaş yavaş "pes etmekteler". Kimileri umutsuzlukla emekli olarak yılgınlık ve bıkkınlık içinde köşelerine çekilmekte, kimileri hiç olmazsa kendilerine olan saygılarını koruyabilmek için devlet görevinden ayrılıp, yaşamlarını yine "namuslarıyla özel teşebbüste çalışarak" sürdürmekte, kimileri ise "ülkeyi kurtaracak bir ben mi kaldım" diyerek rüşvetçi düzenle bütünleşmektedir. * * * Bu yılgınlığı aşmak gerek. Türkiye yirmibirinci yüzyıla vatandaşlarına umut veren atılımlarla girmeli. İnsanlarda "geleceğe ilişkin" olumlu beklentiler yaratılmalı. Böyle "olumlu bir ortamın" sağlanmasının birinci yolu hiç kuşkusuz, ülke çapında yeni atılımların müjdesini vurgulayan reformların ilan edilmesidir. Mevcut bunalımı, umutlu beklentilere dönüştürecek olan önemli müjdeler, bir idari reorganizasyon ile desteklenecek olan eğitim ve adalet reformlarıdır. Örneğin bir adalet reformunun ilk adımlarını net çizgilerle hemen görmek hiç de zor değildir: 1) Adalet mekanizması tümüyle siyasal etkilerden arındırılmalı, bunun için de önce Bakan ve Müsteşar, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'ndan çıkartılarak, bu kurul tümüyle özerk ve bağımsız bir yapıya kavuşturulmalıdır. 2) Adaletin etkinliğini sağlamak için, usul yasalarında değişiklikler yapılarak, davaların bir-iki celse içinde sonuçlandırılması sağlanmalıdır. 3) Adli polis kurularak, hem hazırlık soruşturması, hem duruşma ve karar aşaması, hem de infazın gerçekleştirilmesi, hızlandırılmalı ve etkinleştirilmelidir. 4) İdam cezası ve DGM'ler kaldırılmalı, insan hakları çağdaş güvencelere kavuşturulmalıdır. 5) Pek doğal olarak, yargının, maaş, bina, bilgisayar, yardımcı personel gibi alt yapı sorunları derhal çözülmelidir. * * * Türkiye en büyük bunalımları, bütün dünyayı şaşırtan çözümler üreterek aşmayı başarmış bir ülkedir. Yirmibirinci yüzyıla girerken de böyle bir atılımı yapabileceğimize inanıyorum. Yeter ki iktidarlar adalet sistemini temelden geçersiz kılacak ve üstüne üstlük ideolojik sapmalarla sakatlanmış af tasarıları yerine gerçek reformlara yönelsinler. Yakın gelecek için umutsuz, uzak gelecek için umutluyum. |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 2 Aralık 2024