Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

KOKAN İNSANLAR DEMOKRASİSİ

Yaz geldi, sıcaklar bastırdı.

Trene biniyorsunuz, keskin bir ter kokusu!

Otobüse biniyorsunuz, dayanılmaz bir pis koku!

Taksiye biniyorsunuz, şoförün kokusundan burnunuz düşüyor!

En lüks lokantaya gidiyorunuz, garson inadına yaparmış gibi, başınızın üzerinden servisi uzatırken, koltuk altından yaydığı koku ile sadece o gece için değil, bütün bir hafta boyunca iştahınızı kesiyor.

* * *

1997 verilerini yansıtan bir PİAR-Gallup araştırmasına göre Türkiye'de yaşayan insanların sadece yüzde 25.5'i yaz aylarında her gün banyo yapıyor.

Her gün banyo yapanların oranı kış aylarında yüzde 8.5'e düşüyor.

Bu rakamlar gerçeği tam yansıtıyorsa, (yani insanlar uygar ve temiz görünmek uğruna gerçeği biraz saptırarak, daha temiz olduklarını belirten küçük yalanlar söylemedilerse) kış aylarında, sadece her oniki kişiden biri her gün yıkanıyor.

Aslında "her gün banyo yapma alışkanlığı" mevsimden mevsime değişkenlik göstermemesi gereken bir "günlük davranış biçimi" olduğu için, bu rakamın kış aylarını yansıtan bölümü tüm yıl için daha gerçek verileri yansıtıyor olarak kabul edilebilir.

Biz yine de "insaflı davranalım", yaz ve kış ayları için değişik olan iki rakamın ortalamasını alıp, "bizim insanımızın yüzde 17'si her gün yıkanıyor" diyelim. Yani her gün yıkananların oranı yaklaşık olarak "her altı kişiden biri".

Zaten yine aynı araştırmaya göre, evinde herhangi bir tür su ısıtıcısı bulunan bulunan ailelerin oranı da sadece yüzde 60'dır.

* * *

Yüzde yüz pamuk olmayan çamaşırlar ve giysiler çabuk ve çok ter kokar.

Dolayısıyla, yaz aylarında yüzde yüz pamuk olmayan gömlek ya da bluzlar tercih edilmemelidir.

İster yüzde yüz pamuk olsun isterse suni elyaf taşısın, bir kez deri (ve dolayısıyla ter) ile temas eden herhangi bir bluz ya da gömlek, yıkanmadan bir kez daha asla, ama asla giyilmemelidir.

Ter kokusunu önlemek için, koltuk altlarını önce su ve sabun ile yıkamak, ondan sonra adına "deodoran" denilen, teri ve kokuyu önleyen maddeleri kullanmak gerekir.

Koltuk altları yıkanmadan kullanılan "deodoran"lar, sadece kokuyu önleyememekle kalmaz, daha kötü bir koku çıkmasına da neden olur.

Hele hele, bluz ya da gömleklerin üzerine hiç bir zaman dışardan "deodoran" sıkılmamalıdır. Çünkü böyle hallerde, zaten ter kokan kumaş daha iğrenç bir koku yaymaya başlar.

* * *

Bütün işyerleri, yaz aylarında "temiz kokma" eğitimi vermelidir.

Bütün lokantalar, bütün personelini her gün koku eğitiminden ve denetiminden geçirmelidir.

Bütün insanlar çevrelerindeki "kokan insanları" nezaketle ama kararlılıkla uyarmalıdır.

* * *

Şimdi diyeceksiniz ki, "Bu koku konusu da nereden çıktı? Bunun demokrasi ile ilişkisi nerede?"

Türkiye'de endüstrileşmeyi henüz tam gerçekleştiremediğimiz ve çağdaş sınıfları da tam oluşturamadığımız için, demokrasimizi de bir türlü kurumlaştıramadık.

Bu nedenle politikacılarımız genellikle "demokrasi" diye diktatörlüklerin en zalimi, baskıların en korkuncu olan "çoğunluğun baskısını" savunup duruyor.

Rahmetli İdris Küçükömer'den beri, "kafa kalabalığını", "solculuk" diye tanımlama yanlışı da yapılmaya başlandı.

Demokrasiyi rafa kaldırıp bir şeriat devleti kurmak isteyenler, ya da rejimi ırka dayalı bir milliyetçilik anlayışı ile ikame etmek isteyenler, bu nedenle "demokrasi adına" destek buluyor.

İster misiniz, benim ter kokusuna karşı önerdiğim önlemler de "Jakobence" bulunsun ve hepimiz "demokrasi adına" ter kokukusuna mahkum edilelim.

Korkum şu: Gittikçe azalacağına yaygınlaşan, "çoğunluğun yaptığı ve savunduğu her şey demokratlıktır" yanlışına uygun olarak, "kokanlar", "kokmayanlara" yıkanmayı ve kokmamayı yasaklarsa ne yaparız şu sıcak yaz aylarında?


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 25 Mart 2024

Valid HTML 4.01 Transitional