Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

ENDÜLÜS'ÜN DANS EDEN ATLARI VE BİZİM DEMİRKIRAT

Ben İspanyolları Yahya Kemal'in dizelerinde tanıdım ve sevdim.

O zamanlar, henüz okula başlamadığım, ama annemle babamın Yahya Kemal ve arkadaşlarına yemek verdiklerinde, sofra benim yatağımın bulunduğu odaya kurulduğu için, belki de zorunlu olarak evimizdeki müzik ve şiir dolu gecelere tanık olduğum zamanlar, İspanyollara, babamın okuduğu Yahya Kemal'in şiirlerinde ısındım.

İspanya benim için hep kastanyet, hep hareket, hep dans ve hep kırmızı oldu.

Henüz Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde öğrenci iken sevgilimle gittiğimiz Barselona'da izlediğimiz canlı İspanyol dansı, zihnimdeki bu imgeleri, gerçek İspanyol dansının insanı o derhal saran, bütün hücrelerine nüfuz eden müziği ile pekiştirdi.

* * *

İspanyollar turizmi iyi biliyor.

1992'de Expo 92 Fuarı'nın açılışı için geldiğim Sevilla, aradan geçen 7 yılda çok daha gelişmiş.

Özerk Endülüs Bölgesi'nin başkenti olan Sevilla'da gezilecek ve görülecek çok şey var.

En başta da 1929'da "Latin Amerika Ülkeleri Fuarı" dolayısıyla yapılmış olan enfes binalar ile, Expo 92 Fuar Alanı geliyor.

İspanyollar'ın bir başka özellliği de tarihi ve doğayı korumakta gösterdikleri büyük başarı.

Arap-İslam kültürü ile Katolik-İspanyol kültürü karışımı tarihlerini büyük bir titizlikle koruyorlar. Çünkü korumacılık anlayışının turizm aracılığı ile para getirdiğini de keşfetmişler.

* * *

Herkes İspanyollar'ın "Boğa Güreşi" geleneğini bilir.

Boğa Güreşi ile birlikte muhteşem bir At Kültürü de geliştirmiş İspanyollar.

Çağımızın en önemli at terbiyecilerinden Don Alvaro Domecq 1973 yılında Jerez de la Frontera'da bir at yetiştirme okulu kuruyor.

İspanyollar şimdi turistleri bu okula götürüp "Endülüs Atları Nasıl Danseder" adlı gösteriyi izletiyorlar.

Muazzam bir kapalı salon yapılmış. Ortada toprak bir alan. Üç bir tarafı tribünlerle çevrili.

Tek binicili gösterilerden, araba sürcülerine, ikili "danslardan" on atlı "karusel"e kadar, inanılmaz bir güzellikle "raks ediyor" Endülüslü atlar.

Çoğu da "kır at" bunların,

* * *

Endülüs'ün "kır atlarını" görüp de bizim "Demirkırat"ımızı anımsamamak olanaksız.

Jerez'deki gösterinin beyni, bir anlamda atların hem terbiyecisi hem binicisi, yani lideri olan Don Alvaro Domecq.

İnsan atların inanılmaz dansını izlerken, onların liderine hayranlık duyuyor. Çünkü biliyor ki o atları bir balerin başarısına ulaştıran kişi o liderdir; ve at "binicisi nereye isterse oraya gider".

Ben bu vesile ile bizim Demirkırat'ın liderlerini düşündüm.

"Demirkırat"ın ilk liderleri, onu kötü kullandıkları için, ne yazık ki ipe gittiler.

1950 yılında sağcısı-solcusu, köylüsü-aydını, herkes "Demokrasi için" Demirkırat'a oy verdi.

Liderleri onu demokrasiye doğru değil, özgürlükleri daha da kısan bir çoğunluk baskısına doğru koşturdular.

Sonuç, binicileri için de "Demirkırat" için de felaket oldu.

Daha sonra "Demirkırat"ın süvariliğine yine "demirden bir el" soyundu.

Önce 12 Mart, sonra 12 Eylül "engellerine" karşın, Demirkırat süvarisini bu kez Çankaya'ya kadar taşıdı.

Üstelik 12 Mart ve 12 Eylül engellerini aşarken çok örselenmiş, çok da yorulmuştu.

Birinci kuşak süvarisi ile ipe., ikinci kuşak süvarisi ile Zincirbozan üzerinden Çankaya'ya giden Demirkırat şimdi üçüncü kuşak süvarisi ile yüzde 88 oranında bataklığa saplanmış gözüküyor.

Demirkırat'ın ehil ellerde olması ve yeni ufuklara koşması, sadece kendi başarısını değil, Türkiye'nin yazgısını da etkileyecektir.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 29 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional