Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

ALTAN ÖYMEN: BİR DEMİR LEBLEBİ

Altan Öymen son derece "beyefendi" bir insandır.

Konuşurken sesini asla yükseltmez.

Genellikle, "Üstat haklısın ama,…", "Tabii doğru söylüyorsun ama,…" gibi cümleciklerle süsler diyaloglarını.

Herkesin bağırıp çağırarak kimlik ve kişilik gösterisinde bulunduğu günümüzde, bu "sakin ama kararlı" davranış biçimi çok kişiyi yanıltır, onu zayıf sananlar olur.

Oysa Altan Öymen'in "çelik gibi bir iradesi" ve "çok gelişmiş bir kişiliği" vardır.

Öyle anlaşılıyor ki, "Deniz Baykal ve ekibi" de bu "beyefendi" kişilik görüntüsüne aldanarak, "Emanetçi Genel Başkan" olması için ona oy vermişlerdir.

Bu ekip de, CHP'yi sadece kendi hizbi ve kendi iktidarı için kullanmak isteyen bütün çıkarcı kişiler ve gruplar da yakında yanıldıklarını anlayacaklardır.

Değerli gazeteci, yazar ve öğretim üyesi Prof. Ahmet Taner Kışlalı, yılların verdiği hocalık ve gazetecilik deneyimi ile Altan Öymen'in gerçek kimliğini ve kişiliğini doğru bir biçimde algılamış, ve O'nun kendisine, Mitterand'ın son seçim kampanyasında kullanılan "sakin güç" imgesini anımsattığını yazmıştır.

Ben burada, önce pek çok kimsenin bildiği bir özelliğinden, sonra herkesin gördüğü bir tutumundan ve en sonra da pek kimsenin bilmediği başka bir davranışından söz ederek, kamuoyuna bu "CHP'nin yeni Genel Başkanı"nı tanıtmaya çalışayım:

Önce pek çok kimsenin bildiği bir özelliği ile başlayalım:

Altan Öymen ANKA Haber Ajansı'nın kurucusudur.

1972'de, Türkiye 12 Mart 1971 baskısını yaşarken, Altan Öymen bir haber ajansı kurar.

Kurduğu bu ajansı o denli sağlam temeller üzerine oturtmuştu ki, bu şirket o kargaşa ortamında bile başarıyla beş yıl yaşamış, siyasete atıldığında, 1977 yılında Müşerref Hekimoğlu'na devredildikten sonra da en önemli haber ajanslarından biri olarak etkinliklerini sürdürmüştür.

Bugün de hâlâ aynı gücünü ve başarısını korumaktadır.

Bu olay, Öymen'in "kuruculuğu" ve "örgütçülüğü" açısından önemli bir ipucu verir sanıyorum.

İkinci olarak anımsatmak istediğim tutumu, herkesin gözü önünde, Kurultay sonrasında ortaya çıktı:

Baykal ve ekibi tarafından "kuşatılan" Öymen, kendisinin onaylamadığı bir Parti Meclisi seçimi ile karşı karşıya bırakıldı.

Bu olaya büyük bir "sükunet içinde" "Bu seçimin siyasal ve hukuksal sonuçları olacaktır" diyerek tepki veren Öymen, bir süre sonra, seçilmiş olanların "istifası" ile (komploculardan bazılarının bar bar bağırmalarına ve tepinmelerine karşın), sorunu "sessizce" ama "çok etkin bir çözüme" kavuşturuverdi.

Sanıyorum, bu davranışı, sadece "kararlılığını" değil, "etkinliğini" de kanıtlayan bir başka gösterge olarak düşünülebilir.

Şimdi son olarak gelelim, pek kimsenin haberinin olmadığı, benim bildiğim bir başka olaya:

1970'li yıllarda ben, Turizm Bakanlığı'nın tüm Türkiye'nin turizmini "fiziksel olarak planladığı" bir projede, Hacettepe Üniversitesi adına,danışmanlık yapıyordum.

1977 yılında her işi bitirdik, planları yaptık ama bir türlü uygulamaya geçemiyoruz.

Çünkü ulusal düzeyde fiziksel plan yapmak yetkisi sadece İmar ve İskan Bakanlığı'nda, ve bu Bakanlık planlarımızı onaylamıyor.

İşin kötüsü, bu tutum bir bakana özgü de değil.

"Yağmacıların" baskısı ile hiçbir İmar ve İskan Bakanı bu planları onaylamıyor.

Herkes büyük bir üzüntü ve düş kırıklığı içinde. Bugün Türkiye'ye milyarlar kazandıran "Güney Antalya Turizm Projesi" dahil, tüm Türkiye'nin turizm planları yapılmış ama, onaylayan yok.

Üstelik planlar duyulduğu için müthiş bir "toprak spekülasyonu" da almış yürümüş.

İşte bu ortam içinde 1977 seçimleri yapılıyor.

Seçim sonrasında Meclis'teki çoğunluk olan 226 rakamından onüç sandalye eksik milletvekili çıkaran Ecevit, bir azınlık hükümeti kuruyor.

Bu hükümet Cumhurbaşkanınca onaylandıktan yaklaşık otuz gün sonra, güven oyu alamıyor ve düşüyor.

İster inanın ister inanmayın, güven oyu alamayan hükümetin Turizm Bakanlığına atanmış olan Altan Öymen, bu 30 günlük süre içinde, derhal konunun önemini kavrıyor, İmar İskan Bakanlığı'na atanmış olan Erol Tuncer'in koluna girip, kendisine bir brifing verdiriyor ve planların bir bölümü İmar İskan Bakanlığı tarafından onaylanıp yürürlüğe giriyor.

İşte Öymen böylesine "çabuk kavrayan" "böylesine çabuk ve etkin karar alan ve aldıran" bir devlet adamı'dır.

Öymen'in CHP'deki işi zor. Hem de çok, ama çok zor!

Ama "hizipçilerin ve çıkarcıların" işi daha da zor:

Çünkü Öymen "bir demir leblebidir".


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional