Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

CHP TİTANİK MİDİR?

Eskiden soğuk Amerikan esprileri vardı.

Bunlar esas olarak, somut gerçeklerden kopuk, ama soyut düşünceye dayalı mantığa uygun garip yanıtları olan şaşırtıcı sorulardı.

Örneğin, "Bir fil ile bir maydanoz arasında ne benzerlik var?" diye sorardık. Karşımızdaki de bize şaşkın şaşkın bakınca yanıtı yapıştırırdık: "Her ikisi de bisiklete binemez".

CHP'nin içine düştüğü durum ve bu durumdan çıkmak için önerilen çözümlerin gariplikleri bana bu "somut durumdan kopuk ama soyut mantığa uygun soğuk esprileri" anımsattığı için, bugünkü yazıma yukardaki başlığı koydum.

* * *

Önce Titanik ne idi ve nasıl battı onu anımsayalım.

Titanik dünyanın en büyük, en lüks ve en güvenli gemisi idi.

Gövdesinde bağımsız bölümler halinde oluşturulmuş boşluklar bulunduğu için, bir çarpışmada bile batmayacağı öne sürülüyordu.

Geminin kaptanı hem stratejik hem de taktik iki hata yaptı.

Önce rotasını, buzdağlarının bulunduğu bilinen bölgenin dışına çıkarmadı. Bu stratejik bir hata idi.

Daha sonra bir de taktik hata yaptı. Tehlikeli bölgeden geçtiğini bildiği halde, buzdağını önceden görebilecek önlemleri almadı.

Sonunda, "batmaz" denilen Titanik bile bu kadar hataya dayanamadı ve battı.

Şimdi "CHP Titanik midir" sorusunun yanıtını arayalım:

Titanik'i ne batırmıştı?

Kaptanının yönettiği gemiye olan aşırı güveni ve bu güvene dayalı olarak geliştirdiği "kimseyi dinlemeyen" dayatmacı davranışı.

CHP'yi ne batırdı?

CHP'yi batıran da bugünkü Genel Başkanın (ve doğal olarak çevresindeki hizibin), CHP'nin tarihsel gücüne duyduğu aşırı güven içinde "Ben ne yaparsam yapayım, bu parti beni taşır" anlayışı ile uyguladığı dayatmacı tutumdur.

Oysa bu genel başkan ve bu hizip biraz sosyal psikoloji okumuş olsalardı, her liderin, lideri olduğu grubun normlarını (kurallarını, inançlarını) ancak belli bir sınıra kadar esnetebileceğini ve değiştirebileceğini, eğer bu sınırı aşarsa, ya liderlikten reddedileceğini, ya da grubun dağılacağını bilirlerdi.

Baykal ve hizbinin stratejik hatası, kendileri dışındaki herkesi ve her fikri dışlamalarıdır.

Taktik hatalarını ise tek tek saymaya olanak yok, çünkü Genel Başkan olalı beri alınan her karar bir taktik hatasıdır.

CHP, ya kendisini bütün normlarından koparan bu lideri (ve tabii hizibini) reddedecek, ya da bütün normlarından koptuğu için, tarihin karanlıklarında yokolup gidecektir.

Şu anda, bu Kurultay ve bu delege yapısı ile, CHP'nin, "Partiyi aşırı eğip bükerek kimliksizleştiren, dayatmacı liderden ve onun hizbinden" kurtulması pek olası görünmemektedir.

Baykal liderlikte ısrar ederse (ki en azından emanetçi bir genel başkan ile ya da "delegelerin ısrarlarına dayanamayarak" bizzat adaylık yoluyla bu tutumunu sürdüreceği anlaşılıyor), delegelere egemen olduğundan, yeniden seçilme ya da istediğini seçtirme gücüne sahip olduğu için, kimliğinden uzaklaşan CHP tarihin karanlıklarında boğulup gidecektir.

Baykal yeniden açılan CHP'nin yüzde 4'lük seçmen gücüyle, yüzde 14'lük seçmen gücüne sahip SHP'yi yutma başarısını gösterecek ölçüde bir dayatmacı olduğundan, şu andaki CHP delegelerinin "geleneksel özgürlük ve özerklik başkaldırısı içinde" gemiyi batıran bu kaptandan kurtulacak, yani lideri reddedecek basireti göstereceklerine pek ihtimal vermediğim için, CHP'nin batacağı seçeneğini daha olası görüyorum.

Böylece başlıktaki sorunun yanıtı, büyük bir olasılıkla "evet, CHP, bir Titaniktir ve Titanik gibi batıyor" biçiminde oluşuyor.

1994'de, tam bir dayatmacılıkla, Ankara'yı Refahlı Melih Gökçek'e armağan eden, Mümtaz Soysal'dan İsmail Cem'e, ve Aydın Güven Gürkan'a, bütün CHP'li ve SHP'li beyinleri ya başka partilere kaçıran ya da harcayan strateji hatalarına ek olarak, kendisinin büyük bir yanılgıyla bizzat zorladığı 1999 seçimlerinden önce önüne gelen iktidar olma ve böylece seçim kazanma şansını bile yine dayatmacılığı yüzünden kaçıran ve bir yandan rakibi partiye iktidar yollarını açıp, öte yandan kendi partisini Meclis dışında bırakan taktik hatalarını da yapan, bütün basiretsizliğinin ve dayatmacılığının bedelini, Cumhuriyeti kuran CHP'ye ve onun aracılığı ile bütün Türkiye'ye ödeten Kaptanı ile birlikte batıyor Titanik.

CHP'li seçmen 1999 seçimlerinde, dünyada eşi görülmeyen bir davranış ile, belediyelerde partisini desteklemiş, parlamentoda ise, sırf "Genel Başkan'dan kurtulmak için" partisine oy vermemiştir.

Bu seçmen bilincine bakarak, "Belki" diyorum, "CHP'nin delelgeleri de beklenmedik bir tarihsel silkiniş ile, halkın tüm güvenini yitirmiş olan bu Genel Başkandan ve hizbinden kurtulup, ‘CHP Titanik midir?' sorusunu koskocaman bir ‘Hayır' ile yanıtlayabilir ve herkesi şaşırtır" .


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 25 Mart 2024

Valid HTML 4.01 Transitional