Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

34 CSG 68 PLAKA NUMARALI SEÇMEN

"Her halk, layık olduğu yönetimle idare edilir" ya da "böyle başa böyle traş" gibi deyişler ne yazık ki doğru.

Çok partili düzene halkın desteği ve baskısıyla değil, "devletçi-seçkincilerin kararı" ile geçen Türkiye'de seçmen, politikacılar tarafından hiçbir zaman eğitilmemiş, tam tersine, demokrasiyi yozlaştırmak için her şeyi yapan liderlerin elinde, parlamanterizmle uzak yakın ilişkisi olmayan, faşizan çoğunluk baskısına yönelik ve yağmaya dayalı garip bir kültür geliştirmiştir.

Şimdi size 18 Nisan günü oy kullanacak seçmenin bir "prototipini" anlatayım:

Yer: Ahmet Adnan Saygun Caddesi'nin üzerinde, Ak Merkez'den sonraki ikinci trafik ışığı. Domino Pizza'nın köşesi.

Ortaköy yönüne giden trafiğe yol verildiği zaman, caddeye dik olan sokağı geçmek isteyen yayalara da yeşil ışık yanıyor. Bu nedenle, cadde üzerinde Ak Merkez yönüne bakan ışığın altına şoförler için "sağa dönüşte yayaya yol ver" diye bir levha asılmış.

Zaman: 8 Nisan 1999 Perşembe günü, saat 13.30 dolayı.

Olay: 34 CSG 68 plakalı otomobil caddeden sağa, sokağa doğru dönüş yapıyor; ve yayalara da yeşil işareti yandığı için sokağı geçmekte olan, sakallı, gözlüklü, beyaz saçlı bir adama çarpacak gibi olunca duruyor. Kendisini geriye atarak otomobilin altında kalmaktan kurtulan yaya, kendi hizasında duran ve camı açık olduğu için yüz yüze gelmiş olduğu söföre trafik işaretinin üzerindeki levhayı işaret ederek, "Bakın, orada, ‘sağa dönüşte yayaya yol ver' diye yazıyor" diyor. Sadece bu kadar. Üstelik son derece normal ve sakin bir sesle söylüyor bunu.

Şoför bunun üzerine, hiddet ve şiddetle, olayı izleyenlerin şaşkın bakışları arasında kapıyı açıp, aşağı iniyor ve beyaz saçlı, sakallı ve gözlüklü adama "sen ne diyorsun be adam, niçin beni yolumdan alıkoyuyorsun" diye bağırarak hücum ediyor.

Beyaz saçlı adam, şaşkınlık içinde gerileyip, kendini korumaya çalışırken, arkadan, kasketli, kravatsız ve bir-iki günlük sakalı uzamış, 40-50 yaşlarında biri, yayayı tanıyor ve "yahu koskoca profesöre saldırmaya utanmıyor musun, üstelik adamı eziyordun?" diye şoföre müdahale ediyor.

Böylece olayı izleyenler ve şoför, ezilme tehlikesi geçiren yayanın bir profesör olduğunu öğreniyor.

Bunun üzerine şoför, ezmek üzere olduğu adamın ünlü biri olduğunu düşündüğünden midir nedir, bu kez aynı şiddetle kasketli adama yöneliyor ve "sen ne diyorsun ulan" diyerek ona saldırıyor.

Perşembe günü, Etiler Pazarı'nın kurulma günü olduğundan, bir anda etraf ana-baba gününe dönüyor. İki genç, "hocam sen şöyle geç" diyerek, beyaz saçlı adamı iteleyip ön tarafa alıyor ve artık herkese saldırmaya ve bağırmaya başlamış olan şoföre "yapma beyefendi" diyerek ortalığı yatıştırmaya çalışıyor.

Bu arada, "beyefendi" şoför, arabasını tam dönüş noktasında bırakıp aşağı indiği için trafik tümüyle kitleniyor. Ortalık korna sesine boğuluyor… Tam bir karabasan: Kitlenmiş bir trafik, ayyuka çıkan korna sesleri, toplanmış bir kalabalık ve sürekli bağırıp, etrafa saldıran bir adam…

Kendisini birden bire "Kafkaesk bir Fellini filmi" içinde baş aktör olarak bulan beyaz saçlı, gözlüklü, sakallı adam, şaşkınlık ve utançla, yavaşça yürüyerek Ak Merkez'e doğru uzaklaşıyor ve bir kaç adım sonra, arabanın numarasını almayı akıl edip geri baktığı zaman, şoförün, arabayı ileri alıp yolu açtıktan sonra, çevredeki herkesle kavga etmek üzere yeniden olayın olduğu köşedeki kalabalığa doğru koştuğunu görüyor…ve düşünüyor:

"Bu egoist, kural tanımaz ve hem haksız hem saldırgan kişiliği üreten sistem, şimdi onun vereceği oylarla seçilecek yağmacı politikacılardan medet umuyor…"

* * *

Aslında eğri oturup doğru konuşalım:

Kimsenin kimseden medet filan umduğu yok.

Demokrasi adı altında oynanan bu oyun, herkesin birbirini kazıkladığı ve gücü gücü yetene bir yağma düzeninin egemen olduğu bir intihar süreci

Çünkü yukarda gerçek bir olaydan alıntıladığım "saldırgan ve yağmacı seçmen prototipi" aynı özelliklere sahip "arabesk ve yağmacı politikacı prototipi" tarafından, 50 yıllık bir süreç içinde, 12 Eylül askeri yönetimi ve onu izleyen Özal döneminde doruğa ulaşan bir biçimde, seçmen ve politikacı arasındaki etkileşimle üretilmiş.

* * *

Ben bu seçimlerde ilçe düzeyinde CHP'li Ayfer Atay için oy kullanacağım. Çünkü kurduğu ve işletmeye açtığı üç yeni kültür merkezi ile, yaşadığım semte bir kültür kenti kimliği kazandırdı…

Siz de yamyamlara oy vermeyin, aday listelerine bakın ve gerek yerel gerekse ulusal oylarınızı ödül ya da ceza için kullanın.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional