Kitaplar
Kitapların
ListesiSürekli Yazılar
Kitap Söyleşileri
YAMYAMLAR MI KAZANACAK
UYGARLAR MI? NEDEN?
Bazı arkadaşlarım beni çok eleştiriyor.
Bir bölümü diyor ki, "Yahu tutturdun bir ‘yamyam' lafı, yazıp duruyorsun. Sanki seçimler yarın olacakmış gibi. Oysa gündemde çeteler var, türban var, Suriye ile savaş var. Sen bütün bunları bir kenara bırakıp, yapılıp yapılmayacağı bile belli olmayan bir seçim üzerine ahkâm kesiyorsun"
İkinci bir bölüm arkadaşımın eleştirisi daha da ciddi:
"Yamyamlara oy vermeyin diye tutturdun. Sanki yamyam olmayan var mı? Bunların hepsi yamyam. Gene içlerinde kendimize en yakınını seçip oyumuzu ona vermeyecek miyiz? Neyi kurtarabilirsin ki bu yağma düzeninde?"
* * *
Ben bu iki grup eleştiriye de katılmıyorum.
Birinci olarak, zaten hep, seçimleri önemsemediğimiz, sonuçları küçümsediğimiz, adaylarla ilgilenmediğimiz, bizi aldatmayı ilke haline getirmiş liderlere kulak asmadığımız halde yine de oylarımızla onların hırsızlık ve uğursuzluklarına destek verdiğimiz, ve en önemlisi sürekli olarak "vatandaş kimliğimizle" seçimlere hazırlıksız yakalandığımız, ne yapacağımızı bilmeden oy sandığı başına gittiğimiz için gelmiyor mu başımıza bütün bunlar?
Bu nedenle, bizim sırtımızdan zengin olan, bizi soyarak, toprağımızı, ortak zenginliklerimizi yağmalayarak iktidarını sürdüren hırsız ve namussuzları, mutlaka ama mutlaka engellemek hem bir uygarlık borcu, hem de bir kişisel onur sorunudur seçmen için.
Bu sorumlulukları yerine getirebilmek için de, bir seçim biter bitmez, seçmen olarak, hemen, ondan sonraki seçime hazırlanmaya başlamamız gerekir.
İkinci eleştiri ise zaten tarihe aykırı:
Evet bunların hepsi yamyam.
Evet, bu düzen bir yağma düzeni .
Evet, bu düzen sürekli olarak yamyam üretiyor.
Ama unutmamak gerekir ki, bu düzen de dahil olmak üzere, her düzende "uygar vatandaşlar" ve sayıları çok az da olsa "uygar politikacılar" da var ve sonunda daima, ama daima bunlar kazanıyor.
Tarihe baktığımızda, işin sonunda mutlaka, "uygarlığın" "yamyamlığı" yendiğini görüyoruz.
Çünkü uygarlar beyinleriyle, yamyamlar mideleriyle hareket eder.
* * *
Pek doğal olarak "yamyam politikacıları" eleştireceğiz.
Çünkü onların görevi, yamyamlığı değil, uygarlığı temsil etmek.
Ama çoğunluğu "yamyam" olan bir toplumda, o toplumun seçtiği politikacılar, "uygarlar" yerine, doğal olarak "yamyamlar" arasından çıkmaz mı?
Peki, bu "yamyam seçmen" ile "yamyam politikacı" arasındaki dayanışmanın kısır döngüsü nerede ve nasıl kırılabilir?
Önce hemen hatırlayalım:
"Yamyamlar" tarihin belli dönemlerinde ve belli toplumlarda bir süre için, bütünüyle kazanmış gibi görünebilirler.
Olaya "siyasal ve ideolojik yamyamlık" açısından bakarsanız Almanya'da Hitler, Rusya'da Stalin, böyle dönemleri simgeleyen liderlerdir.
Ama sonunda mutlaka "uygarlık" galip gelmiştir.
Olaya "siyasal ve parasal yamyamlık" açısından bakarsanız, Birleşik Amerika'da 1930'lardaki "Mafya" egemenliği akla gelir.
Ama bu mafya savaşları da sonunda, "uygarların yamyamlara karşı hukuk zaferiyle" bitmiştir.
* * *
Yamyamlık, toplumun kendi içinden beslendiği zaman, bununla savaş, sadece politikacılara saldırmakla olmaz.
Uygarlığın zaferi, yamyam olmayan ya da yamyamlıktan kurtulmak isteyen politikacıların da desteği ile, "evrensel kuralları" ve "insanlık ahlâkını" temsil eden meslek kuruluşlarıyla, sivil toplum örgütleriyle ve medyayla işbirliği yaparak gerçekleştirilir.
İşte barolar, sendikalar, meslek odaları, vatandaş örgütleri, gazeteler, dergiler, televizyonlar burada devreye girmektedir.
Yamyamlarla uygarlar arasındaki savaş uzun dönemde Türkiye'de de hiç kuşkusuz, akla ve toplumun ortak çıkarlarına dayalı olan uygarlığın, kaba kuvvete ve bireysel çıkarlara dayalı olan yamyamlara karşı zaferiyle sonuçlanacaktır.
Bunun için, seçmeniyle, politikacısıyla, meslek kuruluşuyla, sivil toplum örgütüyle, gazetesi ve televizyonuyla "uygarların", "yamyamlara" karşı bir cephe oluşturması gerekmektedir.
Bunun öncülüğünü ise Türkiye'de önümüzdeki seçimlerde, "uygar vatandaşlar" yapacaktır.
Unutmayın, "Seçimlerde yamyamlara oy yok".
