Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

ANTALYA'NIN ONURU VE SORUNU

 

Bugünlerde herkes "onbaşının şerefini" tartışıyor.

Ben bu tartışmaları, daha 12 Eylül 1980 darbesinden bile önce, Demirel'in kurmuş olduğu Milliyetçi Cephe hükümetlerinin yazdırdığı Sosyoloji ders kitabının incelenmesi sırasında yapmıştım.

O ders kitabında da, "bir işçinin şerefi ile bir profesörün şerefi aynı olamaz" gibi ifadeler yer alıyordu.

Sevgili dostum, Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay'ın ders kitapları konusundaki tutumuna bakılırsa, büyük bir olasılıkla bu kitap, bugün bile kullanılıyor olabilir.

Her neyse, ben de bu yazımda, son günlerin modasına uygun olarak Antalya'nın bir "onuru"na bir de "sorunu"na değinmek istiyorum.

* * *

Antalya, öncelikle turizm potansiyeli sayesinde, Türkiye'nin en hızlı gelişen illeri arasında.

Bu güzel ilimiz, bir yandan taze çiçek ihracatı gibi yeni zenginlik alanlarını keşfederken, öte yandan hem "Antalyalılar" hem de "dışardan gelenler" tarafından hızla yağmalanıyor ve yozlaştırılıyor.

Antalyalılar, bu yozlaşmaya derhal "Dur!" demedikleri takdirde, kentleri yakında İstanbul'a benzeyecek: Yani bırakın tatil yapmayı, yaşamanın, nefes almanın bile olanaksız olduğu bir karabasana dönüşecek.

* * *

Antalya'nın bir "İnci"si var: Antalya Oda Orkestrası.

Antalya bunun farkında.

Belediye Başkanından, Valisine, Antalya Oteli yöneticilerinden, Filarmoni Derneği Başkanına kadar, hemen herkes bu Orkestraya sahip çıkmaya çalışıyor.

Bu çaba "Antalya'nın Onuru".

Türkiye'nin ilk (ve sanırım hâ lâ tek) kadın ‘şef'i İnci Özdil tarafından yönetilen bu orkestra Antalya'ya yeni bir seviye kattı.

İngiltere'de olduğu gibi, her konserden önce, bir de "konuşma" sunma geleneğini Türkiye'de de başlatma çabasındaki bu orkestrayı sahiplendikleri oranda büyüyor Antalyalılar.

* * *

Antalya'nın bir de sorunu var: Tarihten gelen, doğanın bahşettiği en büyük güzelliklerden biri, Patara.

Patara'da kazı yapan Prof. Fahri Işık ve arkadaşları, Yunan uygarlığının temellerinin bile Akdenizden kaynaklandığını kanıtlayan buluntuları ortaya çıkarmaktalar.

Ama gel gör ki, yağmacıların avukatlığını yapan eski bürokratlar, toprak yağması ile gözü dönmüş bazı köylüler ve onların şakşakçıları, sadece Antalya'nın değil, sadece Türkiye'nin de değil, dünyanın malı olmuş bir tarihi ve doğayı talan etmek istiyorlar.

Patara'ya sahip çıkamadığı, onu koruyamadığı oranda küçülüyor. Antalyalılar.

Yine de Antalyalıların tümüne haksızlık etmiş olmamak için, başta Mimarlar Odası olmak kaydıyla, sivil toplum örgütlerinin ve bazı bürokratların ellerinden geleni yaptıklarını belirtmeliyim.

* * *

Bu hafta sonu, Antalya'nın bir başka güzelliğine katılmaya, gelişmesinde benim de tuzumun bulunduğu Altın Portakal Film Festivali dolayısıyla düzenlenen bir panelde konuşmaya gidiyorum.

İktidardan ve (daha kötüsü) gündemden düşmeyi hazmedememiş politikacıların başlattığı "onbaşının şerefi" tartışmalarından, uzun dönemde de kısa dönemde de çok daha önemli ve verimli olan, Patara, Antalya Oda Orkestrası, Film Festivali, Antalya'ya göç gibi konulara ve sorunlara eğileceğim.

Yeni Türkiye, yapay gündemlerini ülkeye empoze etmeye çalışan muhteris ve ahlaksız politikacılara karşın, atılımcı girişimcilerin, namuslu yerel yöneticilerin, evrensel değerdeki bilim adamlarının ve uluslararası düzeydeki sanatçıların omuzlarında yükseliyor.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional