Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

MÜBECCEL B. KIRAY TÜRKİYE'NİN GELECEĞİNİ NASIL ÇÖZÜMLÜYOR

 

Bugünlerde olup bitenleri anlamakta zorlanıyor musunuz?

28 Şubat MGK toplantısının, çok partili düzene geçildiğinden beri yapılan dördüncü askeri müdahalenin simgesel tarihi olduğunu sonunda farkettiniz ama, gelecek yıllarda neler olacağını kestirebiliyor musunuz?

Askerler bundan sonra ne yapacak?

Sivil politikacılar nasıl bir yol izleyecek?

Yılmaz hükümetinin iktidar süresi nedir?

Erbakan ve arkadaşlarının bundan sonra izleyecekleri strateji ne olacak?

Şeriatçı akımları durdurmayı siyasal misyonu olarak ilan edip, 1995 seçim kampanyasını bu tema üzerine dayadıktan sonra, 180 derece çark ederek, "siyasal islam" ile ittifak eden ve liderlik yazgısını bu ittifaka dayamış görünen Çiller'in bu stratejisi ile siyaset sahnesinde kalma şansı nedir?

Daha da önemlisi, önümüzdeki yıllarda Türkiye'yi kanlı olaylar mı bekliyor?

Türkiye son aşamada Cezayir mi olacak? Acaba, son durak İran mı?

Yoksa bugüne dek genellikle becerdiğimiz gibi, 21. yüzyıl dönüşümünü de biraz sancılı ama tarihteki kanlı olaylara göre, nisbeten yumuşak mı atlatacağız?

* * *

Bu soruların yanıtlarını bilmiyorum.

Bu soruların yanıtlarını Prof. Kıray da bilmiyor.

Bu soruların yanıtlarını şu anda kimsenin bildiğini de pek sanmıyorum.

Toplumbilim de aynen fizik gibi, "hangi koşullar altında nelerin olacağını" bilir. "Gaipten haber" vermez.

Yani bir fizikçi, Guam adasında düşen Boeing uçağının yere çakılacağını, elinde yeterli veri yoksa, önceden kestiremezdi. Ancak, belli arızaları varsa, ya da şu veya bu olay ile kaşılaşırsa, düşme olasılığını belki yüzde olarak söyleyebilirdi. Bunları yaparken de en temel olarak, uçağı düşüren yerçekimi yasasını ve uçmasını sağlayan etki-tepki ilkesini ve pek doğal olarak daha pek çok yasa ve ilkeyi bilir, bunların arasındaki etkileşime göre farklı olasılıklarda farklı sonuçların doğacağını söyleyebilirdi.

* * *

Kıray'ın, benim ve bizim gibi toplumsal ya da siyasal bilim okumuş olanların bildiği bir temel yasa var: Yöneticiler, başında oldukları toplumu iç ve dış dinamiklere, tarihin ve insanlığın gelişim çizgisine ne kadar uygun yönlendirirlerse, değişme ve gelişme o denli sancısız, ve kansız oluyor.

Yöneticiler, yani politikacılar ya da askerler, başında bulundukları toplumu, tarihin ve insanlığın temel gelişme doğrultusuna, dolayısıyla, iç ve dış konjonktüre ne denli ters biçimde yönlendirmek isterlerse, ortaya o denli kanlı olaylar çıkıyor. Hem çok zaman ve can kaybediliyor, hem de tarihin gelişimine ters olduğu için böyle bir yönetim çok uzun ömürlü olamıyor: Bunun en güzel örneği, Hitler Faşizmi.

Demokrasi de zaten bunun için "rejimlerin en az sakıncalısı". Yöneticiler, "temel insan hak ve özgürlüklerine dayalı bir çoğulculuk içindeki, çoğunluk yönetimi" ile, toplumu, doğal ve normal gelişme doğrultusunda yönetiyorlar. Böylece, kan filan akmıyor.

* * *

Türkiye'nin bugünkü "bunalımı" "siyasal islam"dan kaynaklanıyor. Dolayısıyla, eğer biz, "siyasal islamın" iç ve dış dinamikler açısından doğru değerlendirilmesini yapar ve gelişmesini kestirebilirsek, elimizde geleceği anlamak için ciddi bir veri olur: "Yöneticiler, bu gelişime uygun davranırlarsa sarsıntılar az olur, buna ters davranırlarsa, sancılar artar" diyebiliriz.

İşte Kıray'ın "bilimsel katkısı" tam bu noktada devreye giriyor.

Olaya önce "iç dinamikler" yani Türkiye'deki toplumsal değişim, sonra da "dış dinamikler" yani dünya konjonktürü açısından bakıyor.

Yaptığı çözümlemeler ve vardığı sonuç haftaya bu sütunda. Mutlaka izleyin!


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional