Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

ECEVİT, FELSEFE VE EĞİTİM

 

Ecevit, sohbetine doyulmaz bir aydındır.

En karmaşık siyasal sorunları tartışırken bile, kimi zaman bir anı, kimi zaman bir rönesans ressamına yaptığı gönderme ile çevresine,. geniş ve derin kültürünün keyfini yaşatır.

Bir Anadolu gezisi dönüşünde kendisinin ya da eşinin çektiği fotoğrafları gösterirken, Batı uygarlığının temelleri ile, Anadolu kültürünün benzerliklerini, şaşırtıcı koşutluklara işaret ederek paylaşır dostlarıyla.

Ecevit, gerçek bir felsefecidir.

Türkiye'deki ve dünyadaki felsefe literatürünü en iyi bilen ve güncel gelişmeler ile yeni yayınları anında izleyen birkaç kişiden biridir.

Bu birikiminin altında bir temel yargı vardır:

O, herşeyden önce, felsefenin insan zihninin biçimlenmesindeki "işlevine", dolayısıyle, eğitimdeki "yararına" inanır.

Bu konuda bizzat bana söylemiş olduklarını belki bir başka yazıda okuyucularımla paylaşırım.

* * *

Şimdi durup duruken, Ecevit'in bu özelliklerini neden anımsıyorum ve okuyucularımla paylaşıyorum?

Amacım, ne eski anılarımı yazmak, ne de Ecevit'i övmek.

Amacım, "aydın Ecevit'in", "politikacı Ecevit'e" yol göstermesi gerektiğini vurgulamak ve bu konudaki umudumu kamuoyu ile paylaşmak.

* * *

8 yıllık temel eğitim tartışmalarında gözden kaçan bir nokta var; o da bu eğitim içeriği. Yani teknik terimi ile "Müfredat Programı".

12 Eylül yönetiminin eğitime yaptığı en büyük kötülük sadece Menderes'le başlayan "dine dayalı eğitim modelini" Anayasal hale getirerek yaygınlaştırması değil, "normal eğitim" programlarını da perişan etmiş olmasıdır.

"Yeni insan", "yükselen değerler", "çağdaş insan, çıkarının peşinde koşan insandır", "Ben müslümanın zenginini severim", "Benim memurum işini bilir" sloganlarının yansıttığı görüş, ne yazık ki, hem eğitim modeli, hem de müfredat programları yoluyla, gençlerimizin beyinlerinin yıkanmasında işlevsel kılınmştır.

İşte bu çerçevede, yalnız "felsefe" dersleri değil, tüm "felsefe grubu dersleri" yani felsefe, mantık sosyoloji, seçmeli ders düzeni içinde, üstelik, müfredatları ile oynanıp, işlevleri de çarpıtılarak, adeta lise eğitimi dışına çıkarılmıştır.

Şimdi Ecevit'e düşen bir görev de, felsefe eğitimini yeniden işlevsel kılmak, öğrenciye küfür ettirmeyecek, tam tersine onun merakını tahrik edip, heyecanını uyandırarak bilgilendirecek bir müfredatla, eğitimin zorunlu basamaklarından biri haline getirmektir.

Sakın hiç kimse, bana, fen eğitimi alacaklar için, felsefenin gereksizliğinden söz etmeye kalkmasın: Ben tam tersine, asıl mühendis, hekim, bilgisayar mühendisi gibi meslek sahiplerinin felsefe bilmesi gerektiğine inanıyorum.

Bu mesleklerde çalışanlar, varlığımızın kaynakları (ontoloji), bilgimizin kaynakları ve güvenilirliği (epistemoloji), ahlâ k, estetik gibi konularda donanımlı olsaydılar, toplum için çok daha üretken, daha verimli ve daha yararlı çalışmalar yapmazlar mıydı?

* * *

Ecevit, Şu anda sahnede olan politikacıların en eskisi, en deneyimlisidir. Süleyman Demirel'den bile en az beş yıl önce politikaya girmiştir.

Bir potitikacı, siyaset sahnesinde çok uzun zaman kalınca, önüne gelen "tarihsel fırsatların" sayısı da artıyor.

Ecevit ülke açısından önüne çıkan ilk fırsatı, "Kıbrıs Fatihi" olarak değerlendirmiş, ikinci fırsatı ise, petrol krizinin de etkisiyle, 12 Eylül darbesine kadar giden bir biçimde harcamıştır.

Şimdi, önünde üçüncü bir fırsat daha vardır: Felsefe eğitimi sorunu, en az Avrupa Birliği, Kıbrıs sorunu, gelir dağılımının düzeltilmesi, ya da 8 yıllık eğitim kadar önemli bir sorundur.

Ben "aydın Ecevit'in", sorunun bu yaşamsal önemini takdir ettiğinden, "politikacı Ecevit'in" ise bu sorunu çözmek için elinden geleni yapacağından eminim.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional