Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

"SOL"UN YENİLENMESİ VE ATATÜRKÇÜLÜK

 

Güncel bunalım sizi hiç şaşırtmasın.

Ülkeyi bu noktaya "sağ" politikalar getirdi. Dolayısıyla çözüm "sol" politikalarda.

Adına ister "yeni" deyin ister "eski", ülkemizin ve dünyanın bugünkü koşullarında, "sol"un yeniden gözden geçirilmesi gerektiği açık.

Sol'un yeniden gözden geçirilmesini gerekli kılan dünya koşulları tek kelimeyle, "küreselleşme" diye, ifade edilebilir.

Sol'un yeniden gözden geçirilmesini gerekli kılan ülke koşulları ise en azından iki tane:

1) 12 Eylül'ün getirdiği, toplumun gerisinde kalmış olan baskıcı hukuksal, siyasal, ve ekonomik yapı.

2) Rejimin karşı karşıya olduğu, bölünme, soygun ve irtica tehdidi. (Kısaca, bugünkü "bunalım")

* * *

Dünya koşullarının dayattığı "revizyon", küreselleşme sürecini önlemek ya da bu süreci yok saymak olanaklı olmadığı için, onunla başa çıkmayı sağlayıcı önlemlerin alınmasını zorunlu kılmaktadır.

Nedir bu önlemler?

1) "Uluslararası sermaye" karşısında "ulusal sermaye"ye destek vermek.

2) "Uluslararası örgütlenmeler" açısından, bu örgütlenmelerin dışında kalmamaya, ama içlerinde de haksızlığa uğramamaya özen göstermek

3) İster uluslararası örgütlenmelerin içinde isterse dışında, "küreselleşmenin" saldırısına karşı, geniş halk kitlelerinin refahını ve kültürel kimliğini korumaya çalışmak.

Ülke koşullarının dayattığı revizyon ise, bir yandan laik ve demokratik sosyal hukuk devleti kimliğine dayalı rejimi, sivil toplum örgütleriyle ittifak halinde, koruyarak geliştirmek, öte yandan, bu görüşleri fırsat eşitliği ekseninde, eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik hizmetleri çerçevesinde geniş halk kitlelerine mal ederek, iktidara yürümektir.

* * *

Bu "iç ve dış koşulların" dayattığı önlemlerin, bazı kesişme noktaları var. Bu noktaları saptadığımız takdirde solun revizyonunda kurumsal olarak ne yapılacağı ortaya çıkıyor:

1) "Uluslararası sermaye" karşısındaki rekabet gücünü kuvvetlendirmek için "ulusal sermayeye" verilen her teşviki, geniş halk kitlelerinin refahını ilgilendiren emekçi kesimlerin hakları ile ilgili olarak, belli koşullara bağlamak. (Şu anda işçi ve işveren örgütleri arasında, demokratik rejimi korumak için geliştirilmiş olan işbirliği, bu konudaki önerimin hiç de "hayalci" olmadığının en güzel kanıtıdır.)

2) Hem ekonominin uluslararası rekabet gücünü arttırmak hem de siyasal hırsızlıkları önlemek için, tüm bankaları (Ziraat Bankası dahil) özelleştirmek. Öteki özelleştirme projelerini de birinci maddedeki ilkeye göre, verimlilik ile birlikte istihdam konusunu da dikkate alarak, yeniden gözden geçirmek.

3) Ülkenin kültürel kimliğini ve siyasal bütünlüğünü, "milliyetçilik" ya da "dincilik" gibi "şövenizme" açık kavramlarda aramak yerine, Anayasaya dayalı vatandaşlık ve "Anayasal vatanseverlik" kavramı çerçevesinde yeniden gözden geçirmek. (Cumhurbaşkanının bile bu öneriyi getirdiğini, ve şöven yaklaşımları reddedici bir tutum içinde olduğunu anımsayalım.) İnsan hakları ihlalleri konusunu da bu çerçeve içinde çağdaş standartlara göre yeniden ele almak ve böylece hem AB ile bütünleşme sürecini hem de "güneydoğu sorunu"nun çok önemli bir boyutunu, ülke çapındaki düzenlemelerle, genel yaklaşım içinde halletmek.

Bu üç öge, iç ve dış "dayatmaların" getirdiği sorunların çözümünde "kesişen" noktalar.

Bunların temelinde ise, Sosyal Demokrasinin "olmazsa olmaz" ilkesi olan "fırsat eşitliği" ve bu ilkeyi yaşama geçirecek olan, eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik hizmetleri yatmaktadır.

Peki Atatürkçülük bu modelin neresinde?

Hatta, neden "Atatürkçülük"?

Atatürkçülük, en kısa tanımıyla ve O'nun deyimiyle, "asrî (çağdaş) olmak"; "asrî olmak" ise yine O'nun tanımıyla, "Adam olmak" da, onun için Atatürkçülük.

Sanayi devrimini kaçırmış bir toplumu sanayi sonrası toplum aşamasına sıçratabildiği ve yarının bilgi toplumuna da aynı biçimde geçebileceğimiz için, Atatürkçülük. (Konunun meraklıları, Devrim Tarihi ve Toplumbilim Açısından Atatürk adlı kitabıma bakabilirler.)

Siyasal Partilerin fırsatçı, çıkarcı ve beceriksiz uygulamaları sonunda, vatandaşlar, binlerce kişi halinde, Atatürkçü Düşünce (ADD)ve Çağdaş Yaşamı Destekleme (ÇYD) Dernekleri çerçevesinde örgütlendikleri ve politikaya ağırlık koymak istedikleri için, Atatürkçülük.

"Çağdaş uygarlık" kavramı, "demokratik ve laik, sosyal hukuk devletini" işaret ettiği için, Atatürkçülük.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 15 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional