Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

BUNALIM DÖNEMLERİNDE LİDERLER

 

Türkiye'de politikanın hâ li ortada.

Bir kişi, tek bir kişi, tüm ahlâ kî , siyasal ve beşerî kuralları alt üst ederek, bir siyasal rejimi ve onun altında yatan koskoca bir hukuk sistemi ile ekonomik yapıyı hiçe sayabiliyor.

Tabii, bu olayın "Anayasayı bir defa delmekle birşey olmaz" diyen cumhurbaşkanlarını da içeren bir tarihi, dini siyasete alet eden ortakları ve kişisel çıkarlar çerçevesinde kenetlenmiş müttefikleri de var.

Bugün Türkiye'de kimsenin canı, malı, ırzı ve işi güvencede değil.

Çünkü, hem Türkiye Büyük Millet Meclisi Araştırma Komisyonunun hem de Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığı'nın tesbitlerine göre, halkın güvenliğini sağlamakla görevli güçler ve politikacılar ile, hukuk dışı çete örgütlenmeleri, iç içe geçmiş.

Ayrıca, siyasal güç ile, işçi, işveren, aydın kesim ve medya tam bir çelişki içinde.

Bu olayın benzerleri, bazen başka toplumlarda da görülebiliyor.

Tarihte ve günümüzde bunun pek çok örneği var.

* * *

Hep merak etmişimdir: Hitler, Almanya'da demokratik bir ortamda nasıl yükseldi diye.

Bu konuda yazılmış hemen hemen bütün incelemeleri okudum. Hatta filmleri ve tiyatro oyunlarını da izledim. Vardığım sonuç, tabii tartışmaya açık olarak, şöyle:

Toplumsal olarak mukaddes sayılan değerler ile, bireysel sapmalar ve çıkarlar makyavelist bir biçimde uzlaştırılıyor; sonra da tek bir güç odağının yönetiminde topluma empoze ediliyor.

Yani din gibi milliyetçilik gibi yüce değerler ile, köşe dönücülük, sahtekâ rlık, vurgunculuk gibi bireysel sapmalar arasında Makyavelist bir uyum sağlanıyor. Bu uyumun oluşturduğu büyük "sinerji" tek bir odaktan örgütlenip, merkezileştirilerek, yoğunlaşmış bir lazer ışını gibi toplumun denetlenmesinde kullanılıyor.

Toplumsal kargaşa ve ekonomik çöküş dönemleri, bu Makyavelist uyumun sağlanması için ideal ortamı hazırlıyor. Çünkü ekonomik, sosyal ve psikolojik güvensizlik içine düşen insanlar, siyasal örgütlenme yoluyla hem kendilerini kurtarıp, köşeyi dönüyorlar, hem de güya "vatana ve millete" ya da "Allaha ve dine" hizmet etmiş oluyorlar.

Toplumun demokratik güçleri ise, dağınık oldukları, "normal vatandaşlar" gibi davrandıkları, kurallara uydukları, can, mal, iş ve ırz güvenliklerini siyasal iktidardan bekledikleri, yani bir anlamda devlete güvenerek "toplumsal rehavet içinde bulundukları" için, bu yoğunlaştırılmış "sinerji" karşısında yeniliyor.

* * *

Yukarda anlattığım süreç içinde en önemli ögelerden biri "lider".

Çıkarcıların ve sapkınların, büyük halk kitleleri ile birlikte yüce değerler çevresinde ve çerçevesinde örgütlenmeleri için, mutlaka bir lider gerekli.

Tabii bu korkunç oluşumun farkına varıldığında, onu engellemek için örgütlenmesi gereken demokratik güçler için de bir lider lâ zım.

Ama demokrasi ve demokratik güçler bu tür "otoriter bir liderliğe" pek uygun değil.

Bu yüzden de "demokratik liderlik", toplumun olumlu güçlerini örgütleyerek ortaya çıkardığı "sinerji" açısından, yetersiz kalıyor.

Yakın tarihimizde bunun en tipik örneği, Erdal İnönü'dür.

Kişiliğinin demokrat özellikleri ile, demokratik siyasal liderliği tam bir uyum gösteren Erdal İnönü, üstelik de bugünkü gibi bir bunalım yaşanmazken, (belki de bu tür bir çıkmazın kaçınılmaz olarak gündeme geleceğini gördüğü için) "siyasal ortam ile olan demokratik doku uyuşmazlığı" sonunda, politikadan çekilmiştir.

Acaba, Ecevit ile Baykal, "sosyal demokrat" kimliklerine karşın, partileri içinde "pek de demokrat olmayan" bir liderliğe yönelten ögeler bunlar mıdır?

Eğer böyle ise, liderlik açısından kullanacakları başka bir model, gerçekten yok mudur?

Sosyal Demokrat liderleri, gelecek hafta bu çerçeve içinde irdelemeye çalışacağım.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional