Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
EĞİTİMDEKİ YANLIŞ KAVGA
Türkiye'de ilkokul, ortaokul ve lise eğitimi çökmüştür. Çünkü çağdaş toplumun değerlerine ve gereksinmelerine uygun bir "müfredat programı" yoktur. Çünkü "Milli Eğitim", Türkiye'de ne millidir, ne de evrensel. Okullarımızda ne "milli değerlerimiz" ne de "evrensel değerler" öğretilmektedir. Çökmüş olan bu eğitime, din öğretiminin eklenmesiyle ortaya çıkan "İmam Eğitimi" ise, ne dine uygundur, ne çağa, ne de ülkenin gereksinmelerine. Çünkü, İmam eğitiminin hareket noktası olan "normal eğitim" zaten çökmüştür ve çağ dışı kalmıştır. Buna din konusunda yapılan eklerin ise çağı yakalama kaygısı ile uzak yakın bir lişkisi yoktur. Pek doğal olarak, sistem tüm olarak çöktüğünden, öğretmenler de kötü yetiştirilmekte, çok az para almakta ve kötü müfredat-kötü eğitim -kötü öğrenci-kötü öğretmen sarmalı tüm ülkeyi boğmaktadır. Bu durumun sorumlusu, en kötü koşullarda büyük bir özveri ile görev yapan öğretmenlerimiz değil, sistemi düzeltmeyen politikacılarımızdır. Ama asıl sorun, "müfredat programlarında" yani ilkokul, ortaokul ve liselerde "nelerin nasıl okutulacağı" konusunda odaklaşmaktadır. * * * Okullarımızda ne Türk uygarlığı, ne İslam uygarlığı, ne de batı uygarlığı okutulur. Daha doğrusu hepsi yalan yanlış ve yarım yamalak okutulur. Öğrenci ne karşılaştırmalı olarak "inanç sistemlerini" bilir, ne de çeşitli "felsefe okullarını". Ne Anadolu kültürünün Yunan uygarlığına bile ışık tutan tarihi, ne Türklerin Orta Asya ve Horasan miraslarıyla, İslam dinine yaptıkları belirleyici katkılar öğretilir. Ne Selçukluların dünya uygarlığına katkıları, ne Osmanlı'nın Selçuklulardan aldığı miras ve ne de Bizans ile nasıl bütünleştiği ve üç kıtaya egemen olduğu anlatılır. Atatürk, içi boş bir simgedir eğitim sistemimizde. Ne Avrupadaki sanayi devrimi, ne Osmanlı'nın bu devrimi niçin yakalayamadığı, ne de Mustafa Kemal'in, feodalitenin karanlıklarında boğulmuş ve düşman tarafından işgal edilmiş bir İmparatorluktan, bir "sanayi devrimi sonrası toplumu" nasıl ürettiği anlatılır. İşin daha kötüsü, bugünkü toplumsal, siyasal ve ekonomik düzenimiz öğrenci için bir "yabancı dünyadır". Ne aile, ne kentleşme, ne yurttaşlık sorunlarımız ele alınır. Kültür nedir, ekonomi nasıl işler, siyaset nedir ve siyasal kararlar nasıl alınır, hep yabancı, hatta "tehlikeli" konulardır öğrenci için. * * * İşin acıklı tarafı, ne Türkçe bilir öğrenci, ne matematik. Güzel sanatlar, resim, müzik, hak getire. Ne el becerileri geliştirilir, ne de vücudunu kulllanmasını öğrenir. Bırakınız çağdaş teknolojiyi, bilgisayarı, ikili sayı sistemlerini; kartezyen düşünceyi, fonksiyonel ilişki kurmayı bile bilmez. Öğretmezseniz, nerden bilsin ki? Müfredat programında olan bazı gerekli konular da o denli kötü öğretilir ki, öğrenciler, matematikten, tarihten coğrafyadan hatta Türkçe'den nefret ederek mezun olur. Bu bilgi ve becerileri de bir yana bırakın, öğrenci kendini tanır mı? Yeteneklerini bilir mi? Liseyi bitirince niçin ne olacağına nasıl, kime danışarak karar verir? * * * Türkiye'deki eğitim sistemi ideolojik olarak da teknolojik olarak da iflas etmiştir. Ne "iyi vatandaş" yetiştirir, ne de "iyi teknisyen". Bugünkü mücadelenin, bu çökmüş sistemin "yenilenmesi" ve "çağdaşlaştırılması" üzerinde odaklaşması gerekirdi. Refahyol sayesinde, tartışma konusu, Türkiye'nin 21. yüzyıla "iman gücüyle taşınması" kavgasına dönüşmüştür. Politikacılarımız kendilerine acımıyorlarsa, bari başta kendilerininki olmak üzere, tüm çocuklarımıza acısınlar… |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 30 Eylül 2024