Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

MÜJDAT GEZEN VE İZZET BAYSAL APTAL MI?

 

Biri trilyoner bir iş adamı.

Biri ünlü bir aktör ve yazar.

Her ikisi de bu dünyadaki varlıklarının çok önemli bir bölümünü, hiç bir maddi karşılık beklemeden, aynı kamu hizmetine adamışlar: Eğitime.

Biri bir üniversite kurmuş. Hem de kendi kontrol ettiği devlet fonlarını, yine kendi vakıflarına aktarma yoluyla oluşturulan üniversitelerden değil. Vergisi ödenmiş kazancından ayırdığı paralarla kurmuş Bolu'daki üniversiteyi.

Öteki bir konservatuvar kurmuş. Her bir kuruşunda, alnının teri, sanatının birikimi olan paralarla.

İki başarılı insan. Ülkesini seven, ülkesinin insanlarına birşeyler vermek isteyen iki adam.

Sözün gelişi değil, kelimenin tam anlamıyla iki adam.

Adam oldukları için, fedakâ rlık yapacakları alanı da tam doğru yerde seçmişler: Yirmibirinci yüzyıla giden dünyada, eğitime bağış yapmışlar.

Bana "vatanseverliği" tanımla deseler, onlara, İzzet Baysal ile Müjdat Gezen'i anlatırım.

* * *

Ve, öte yanda, ülke sorunlarını çözsünler diye, tarafımızdan seçilip Parlamentoya yollanmış, kendilerine ayda yarım milyara yakın ödeme yapılan milletvekillerimiz.

Pop müziği sanatçılarımıza (Erol Evgin, Nil Burak, bizi affediniz) "sidikli" diye iltifat(!) eden politikacılarımız.

İzzet Baysal Üniversitesi'nde, kendi adamlarını işe sokamadıkları için, iki fakültenin kuruluşunu engelleyen, iktidar koltuğundaki siyasetçilerimiz.

Müjdat Gezen Konservatuvarı'nda, öğrencilerden para alınmıyor diye, bu eğitim kurumunu kapatmaya çalışan yöneticilerimiz.

* * *

27 Mart Perşembe, "Dünya Tiyatrolar Günü" idi.

O gün, Müjdat Gezen Sanat Vakfı'nın "İsmail Dümbüllü Ödülü", Türkiye'nin ilk ve tek ve üstelik (inanması zor ama) parasız özel konservaturvarında, sade bir törenle, ünlü tiyatro adamımız Genco Erkal'a verildi.

Genco Erkal ödülünü, Kadıköy'ün başarılı ve sanatsever Belediye Başkanı Selami Öztürk'ün elinden aldıktan sonra, kimsenin bilmediği bir özelliğini, "Geleneksel Türk Tiyatrosu" ile olan yakın ilişkisini anlattı.

Daha sonra, Konservatuvar'ın Tiyatro bölümü öğrencilerinden iki Sheakespeare uyarlaması ile kendi yazdıkları (hem metni, hem oynanışı harika olan) küçük bir skeç izledik.

Ben tüm tören boyunca, İzzet Baysal'ı ve Müjdat Gezen'i düşündüm.

Bir yandan onların yaptıklarını, öte yandan, onlara yapılanları zihnimden geçirdim.

Kendi kendime, karar veremedim:

Bu iki insanla aynı toplumda yaşamaktan duyduğum onur mu büyüktü, yoksa onlara bu muameleleri reva görenlerle aynı toplumda yaşamaktan duyduğum utanç mı?

* * *

Yapılan özverilerde, küçücük de olsa, benim de bir katkım bulunsun diye, Müjdat Gezen Konservatuvarında, hiç bir karşılık almadan, ders veriyorum. Aralarına "en son katılan hoca" benim.

Bu kimliğimle benden de bir konuşma istediler.

Yıllar önce, Genco Erkal'ın büyük bir başarıyla sergilediği "Galileo Galilei" adlı oyunda Brecht söylediği bir sözden esinlenerek paradoksal bir ifade ile, "Vah o toplumlara ki kahramanlara muhtaçtır; ve ne mutlu o toplumlara ki, kahraman sanatçıları vardır" diyerek konuşmamı bitirdim.

* * *

Bu yazıyı, o konuşmada söylemediğim bir cümle ile bağlamak istiyorum: Öyle görülüyor ve anlaşılıyor ki, bu toplum, başdöndürücü bir teknolojinin egemen olacağı yirmibirinci yüzyılı hâ lâ "iman gücüne dayalı" eğitim modeli ile karşılamak için direnen politikacılarının değil, çağdaş ve vatansever nitelikli, Müjdat Gezen gibi sanatçılarının ve İzzet Baysal gibi işadamlarının omuzlarında yükselecek.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 15 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional