Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

ŞAKİR, İLHAN VE ERDAL BEYLER…

 

Şakir Eczacıbaşı. Türkiye'nin en önde gelen fotoğraf sanatçılarından biri. Ülkemizin en büyük holdinglerinden birinin yönetiminden emekli. Türkiye'nin sanat ve kültüre ilişkin en büyük sivil toplum örgütünün, beş tane uluslararası sanat festivali düzenleyen İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın Başkanı.

İlhan Başgöz. Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli halkbilimcilerden biri. Pek çok önemli araştırmanın ve kitabın yazarı. Aynı zamanda bir eğitim uzmanı. 1940'ların sonundaki Dil-Tarih tasfiyesinden sonra, mecburen ve çok zor izin alarak gittiği Amerika'da, Indiana Üniversitesi'nde Türkçe Bilimleri Bölüm Başkanı. Bu Üniversite'de Türkiye'den sağladığı bir fon ile, ayrıca bir Türkçe Kürsüsü kurdu.

Erdal İnönü. Fizik Profesörü. Aynı zamanda ODTÜ Rektörlüğü yapmış bir yönetici. Sosyal Demokrat Parti'nin kurucusu ve Genel Başkanı. Bu partiyi Halkçı Parti ile birleştiren lider. Sonradan, ortaya çıkan Sosyaldemokrat Halkçı Parti'nin (SHP) Genel Başkanı ve 1991'de kurulan DYP-SHP Koalisyonunda Başbakan yardımcısı. Şimdi hem Üniversite'den hem Meclisten, yani politikadan emekli.

* * *

Bugün bu üç insan hakkında, sahip oldukları bir ortak nokta üzerinde bir yazı yazacağım.

Ama önce kendime ilişkin bir sorunu size aktarmak istiyorum.

Yaşlanmakta olduğumu ve zamanımın azalmakta olduğunu biliyorum.

"Hissediyorum" demiyorum. "Biliyorum" diyorum. Çünkü ne çalışma saatlerimde, ne ortaya koyduğum ürün miktarında, ne de kırkbir yıldır sürdürdüğüm sabah jimnastiklerimde bir azalma var.

Evet, yaşlandığımı ve zamanımın azaldığını "hissetmiyorum" ama, "biliyorum".

Bu bilinç, yapmayı tasarladığım işleri, yazmayı tasarladığım, biri roman, beş kitabı düşündüğüm zaman, okumam gereken kaynakları gözümün önüne getirdiğimde, moralimi bozuyor. Umutsuzluğa kapılıyorum.

Raflardaki binlerce kitabıma bakıp bakıp, "bunları okumaya ya da hatta, sadece gözden geçirmeye bile fırsat bulabilecek miyim?" diye kaygılanıyorum.

Şimdi bir de, yazılmakta olduğunu bildiğim, ama henüz bitmemiş bazı kitapları okuyup okuyamayacağım endişesine kapıldım.

* * *

Şakir Eczacıbaşı, İlhan Başgöz ve Erdal İnönü.

Üçü de çok çalışkan. Hem yazıyor, hem de bazı toplumsal projeleri yaşama geçirmek için, ayrıca zaman ve enerji harcıyorlar.

Eczacıbaşı'nın "Kültür Girişimi", Başgöz'ün yeni "Türkçe Kürsüsü", İnönü'nün "Bilim Tarihi" çalışmaları, ayrı ayrı haber ve yazı konusu olacak önemde projeler.

Sanıyorum, önümüzdeki günlerde, kamuoyu, bu projeler hakkında bazı önemli gelişmeleri öğrenecek. Siyasetin içimizi kararttığı bu ortamda, siyaset dışı güzelleklerin oluşumunu duyup, biraz da olsa, umutlanacak.

Benim bu yazıda vurgulamak istediğim "ortak özellik" bu insanların ne çalışkanlıkları, ne önemleri ne de güzellikleri.

Bu insanların üçü de "anılarını" yazıyor.

Şakir Eczacıbaşı, "portreler" biçiminde, edebiyat lezzeti son derece yüksek bir üslup benimsemiş. Oscar Wilde çevirisinden ve öteki işlerinden zaman buldukça, sürdürüyor anılarını yazmayı.

İlhan Başgöz, Dede Korkut geleneğinde, "destansı", bir üslup ile kaleme alıyor anılarını. Anadolu'nun "Saz Şairleri" tadı var satırlarında.

Erdal İnönü, birinci cildi yayımlanan anılarındaki "felsefî " deneme üslubunu sürdürüyor ikinci ciltte de. Ülkemizdeki bazı önemli olayların sadece "perde arkasını" değil, "bir bilge"nin bu olaylar karşısındaki yorumlarını da algılama olanağı buluyor okuyucu.

Üç kişi. Üç insan. Üç ADAM.

Üçü de dopdolu yaşadıkları günlük sorumluluklarından zaman buldukça, anılarını yazıyor.

Üç ayrı üslupta. Üç ayrı güzellikte.

Onları okumak için sabırsızlanıyorum.

İnşallah ömrüm, bu güzel, bu keyifli, bu önemli anıları okumaya yetecek kadar uzun olur.

 


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 25 Mart 2024

Valid HTML 4.01 Transitional