Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
FADİME'DEN KÜHEYLAN'A: SORUN ŞEYHLER DEĞİL, MÜRİTLERDİR
Türk insanının, yüzyıllar boyunca edindiği deneyimleri, toplumsal aklının süzgecinden geçirip ürettiği "atasözleri" ya da "özdeyişler", beni her zaman büyülemiştir. Örneğin, kendi kendini çok öven, üstelik de övündüğü konularda somut bir başarı gösterememiş olan kişiler için "Şeyhin kerameti kendinden menkul" denir. Yani "kendi kendini haksız yere öven, övündüğü konularda hiçbir nesnel başarısı olmayan ama söz, kendine methiyeler döktürmeye gelince mangalda kül bırakmayan" kişileri anlatmak için halk, "şeyh" kavramını kullanmaktadır. İşte "sahte şeyh" sözünün mantıksal yanlışlığı da buradadır: Şeyhlik, halk deyişinde zaten sahteciliktir. Aslında olaya toplumbilim açısından baktığımızda, günümüzde yeniden alevlenen "cinci hoca" istismarcılığının köklerinin, "mürşit"lerde değil, "mürit"lerde yattığını derhal görürüz. Konunun evrenselliğini kavramak ve sanatsal açıdan mükemmel bir biçimde irdelenişini görmek için, Hadi Çaman tiyatrosunun oynadığı Küheylan adlı oyunu (Fadime'yi akılda tutarak) mutlaka izleyiniz. * * * Her toplumda. her an, başka insanları aldatarak, para, ve kudret peşinde koşan insanlar vardır. Çağımızda böyle insanlar, genellikle ya "politika"da, ya da mali-ekonomik konularda, "pazarlama" alanında görülmektedir. Din gibi insanların "mukaddes duygularının" egemen olduğu alanlar ise, bireylerin başka bireyleri, para ve kudret için istismarına en uygun yerlerdir. Çünkü, din gibi, milliyet gibi, ırk gibi, bireylerin hem kendi kimliklerini, kişiliklerini aradıkları, hem de "güçlü bir gruba sığınma yoluyla" günlük yaşam sorunlarının çözümünde çare olarak gördükleri kavramlar, istismara çok uygun alanlardır. Eski zamanlarda, çeşitli mezhep ve tarikatların, farklı görüş ve uygulamalara göre hem günlük yaşamı düzenledikleri hem öbür dünyayı yorumladıkları günlerde, yani dinin ve dinsel ayrılıkların siyasal parti işlevi yaptığı dönemde, her şeyh kendi cemaatini yaratarak, belli bir toplumsal ya da siyasal hareketin başını çekmiştir. Günümüzde bu işlev siyasal partiler tarafından üstlenince, fonksiyonsuz kalan tarikatlar, bireyin istismarına dayalı olarak, doğrudan doğruya, para, kudret ve cinsellik için varlıklarını sürdürmeye başlamışlardır. * * * Cinci hoca'ların gücü, son olayda da görüldüğü gibi iki farklı, ama birbirini destekleyen kaynaktan gelmektedir: Birinci kaynak cehalettir. Umutsuz hastanın şifası için, ya da kadere egemen olma kaygısı ile cinci hoca'ya gidenler, cahillerdir. İkinci kaynak yalnızlık ve çaresizliktir. Kendini koskoca bir kentte yalnız ve çaresiz hisseden birey, kimliksizlikten kaynaklanan toplumsal ve kültürel, yalnızlıktan ve çaresizlikten kaynaklanan psikolojik ve cinsel, ve nihayet işsizlikten kaynaklanan ekonomik sorunlarını çözmek için cinci hoca'ya gider. Orada, hem ekonomik güvence, hem kültürel kimlik, hem de cinsel tatmin bulur. Üstelik bütün bunlar, yüce ve mukaddes değerler olan "din adına, Allah adına" sağlanmıştır. Bir birey, tüm yaşamı boyunca daha ne ister ki?.. Toplumumuz, erkek ve yaşlı egemen, feodal niteliğinden kurtulamadağı için, gençler ve kızlar, hele hele genç kızlar, bu toplumun kendilerini en güçsüz hisseden bireyleridir. Bu nedenle de istismara en açık kesimi temsil eder ve müritlerin içinde önemli bir yer tutarlar. * * * Kentlerde yığılan, cahil, çaresiz ve yalnız bireylerin sayıları arttıkça, toplumsal, kültürel ekonomik, psikolojik ve cinsel sorunların toplumca meşru kabul edilen yollar ve kurumlar tarafından çözülme umudu ve beklentisi toplumda yaygınlaşmadıkça, daha çok cinci hoca'lar çıkacaktır. Haftaya, çözümler üzerinde duracağım. |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 2 Aralık 2024