Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

İKİ BAKAN BİR BAŞKAN

 

 

Sosyoloji bilimi, insanoğlunun evrim çizgisini yakalamaya çalışırken, toplumları da ilkeden çağdaşa doğru sınıflar.

Bu sınıflama çabalarının ilk ve en güzel örneklerinden birini, sosyolojinin babası İbn Haldun verir.

İbn Haldun'a göre her toplum, zorunlu olarak göçebelik aşamasından, yerleşik aşamaya geçer. Sonra da yaşlanır ve ölür.

Marks'ın, ilkel toplum, köleci toplum, feodal toplum, kaiptalist toplum, sosyalist toplum modeli de bu tür çabalara bir örnektir.

Batı kaynaklarının "sosyolojinin kurucusu" saydığı Durkheim da, toplumların evrimini yakalamaya çalışırken, "mekanik dayanışma" ve "organik dayanışma" modellerini ortaya atar.

Durkheim'e göre, insanoğlunun evrimi, doğrudan doğruya, işbölümüne ve işbölümünün getirdiği farklılaşmaya dayanır.

"Mekanik dayanışma", birbirine benzeyen insanların oluşturduğu köy toplumularında görülür. Burada herkes birbirine benzer ve herkes, aynı işleri yapar.

Oysa endüstrileşme ile ortaya çıkan kent toplumlarında "organik dayanışma" egemendir.Bu toplumlarda işbölümü, insanların birbirlerinden farklılaşmalarına yol açar. Artık herkes, toplumsal işbölümüne göre, birbirinden değişik iş yapar ve bu farklılıkların bir vücudun organları gibi uyumlu bir bütün oluşturması sayesinde, toplumlar ileri gider.

* * *

Kökleri Montesquieu'ye dayalı olana "kuvvetler ayrımı" ilkesini bilmeyen yoktur.

Çağdaş demokratik devlette, yasama, yürütme ve yargı güçleri farklı ve birbirinden ayrı olacak ki, biribirini denetlesin, bu yolla da, hem vatandaşın hem toplumun güvencesi sağlansın

* * *

Türkiye'deki duruma baktığımızda yasama ve yürütme güçlerinin doğrudan doğruya hükümetin elinde olduğunu, koalisyon hükümetlerinde iki genel başkanın, tek parti hükümetlerinde ise partinin genel başkanı olan tek bir kişinin elinde toplandığını görüyoruz.

Bir yandan, vatandaşın ve toplumun, seçim sonucu iktidara gelenlerin diktatörlüğünden korunması, öte yandan hükümetlerin iş yapabilmek için yeterli erkle donatılması, demokratik siyasal sistemlerin çözmeye çalıştığı en önemli sorunlardan biridir.

Bu sorunun çözümünü her sistem, kendi içinde oluşturmuş ve oluşturduğu çözümü de "hukuk devleti" ya da "hukukun üstünlüğü" kavramlarıyla güvence altına almıştır.

Türkiye de böyle yapmıştır.

Yapmıştır ama dinleyen kim?

Daha da kötüsü, uygulayan kim?

Türkiye'nin günümüzdeki çıkmazdan kurtulmasının yolu, "Başkanlık sistemi" gibi, bugünkü politikacı malzemesiyle, toplumu tam anlamıyla felakete götürecek çözümlerde değil, "çapraz hukuk denetimi" yoluyla, sistemin, kurallara bağlı olarak işlemesinin sağlanmasında aranmalıdır.

* * *

Çağdaş toplumların ve özellikle insan haklarına dayalı demokrasilerin iyi işlemesi herkesin "kendi işini en iyi yapmasına" bağlıdır.

Baştan beri aktardığım görüşler, bu gerçeğin bilimsel ve tarihsel temellerini oluşturmak içindi.

Herkes kendi işini en iyi yapmazsa ne olur? İyi iş yapan başkalarının da verimlilikleri ve başarıları düşer, toplum olarak çağı yakalayamaz hale geliriz.

Peki bir de, politikacılar, özellikle bakanlar ve belediye başkanları, sorumlu oldukları işleri değil de başka işleri, ya da daha kötüsü, sorumlu oldukları alana ters işler yaparlarsa ne olur?

İşte sistem o zaman bütünüyle çöker.

Çevreyi korumakla yükümlü bir bakan, çevreyi bozma bahasına nükleer santralları savunamaz. Bu, enerji bakanının işidir.

Kültür ve tabiat varlıklarını korumakla yükümlü bir bakan, bu varlıkların yağmalanması bahasına belediyelerin imar haklarını savunamaz. Bu, belediye başkanlarının işidir.

Halkın huzuru ve güvenliği adına hizmet için seçilmiş bir belediye başkanı, vatandaşların özel yaşamlarını zedeleme bahasına, rakiplerinin üzerine televizyon kameramanı yollayamaz. Bu, gazetecilerin işidir.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional