Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
GÜNCEL,(1) 12 Mayıs 2025 Hapisle Demokrasi, Dayakla Barış Olur mu? "Barış Süreci" gündemin başına oturdu. PKK Kongre toplamış, kendini feshedip silah bırakacakmış. Haberler hem İktidardan, hem de DEM'den geliyor. Trump dönemi ile birlikte Türkiye'nin de içinde bulunduğu hem Avrupa, hem de Ortadoğu Siyasal Denklemlerinde yeni oluşumların ortaya çıkacağı gözlemleniyor! Herkes adı artık "Barış Süreci" olarak ilan edilen olayın iç boyutunun İktidarın "Şahsım Devleti Rejiminin" ve kendisinin ömrünü uzatmak, dış boyutunun ise Suriye'nin Kuzeyinde PKK; PYD, YPG aracılığı ile bir Kürt Siyasal Entitesi yaratmak olduğunu biliyor ve görüyor. * * * Bu sürecin önündeki en büyük engel, "Demokratik Rejimi Geliştireceğim" diye iktidara gelen Erdoğan/AKP yönetiminin Demokratik Rejimi tahrip etmiş olması. Zaten biz bu süreci uzun süre önce de hemen hemen aynıyla yaşamıştık. Bu konuda dünkü Cumhuriyet'te "Aydınlanma" köşemde "Barış Süreci" denilen süreç hakkında 12 yıl önce yazdığım bir makale yayımladım. Sanki bugünler ile 12 yıl önce arasında iki küçük fark dışında hiçbir değişiklik yokmuş gibi. Önce o yazımı burada alıntılayayım. * * * 12 YIL SONRA AYNI SENARYOLAR 12 yıl önce, 16 Şubat 2013 tarihinde, bu sütunda, iki küçük farkla bugünü anlatmışım: İki küçük farkın birincisi, Erdoğan/AKP iktidarının o zaman Başkanlık Rejimini kurmak istemesi yerine bugün artık kurmuş olduğu bu rejimi uzatmak istemesi; ikincisi de BDP'nin adının DEM Parti olması. * * * Bölgede sıcak savaş var... Türkiye, fiilen bölünmüş olan Irak ve Suriye'deki olaylara gırtlağına kadar batmış... İran ve İsrail geriliminin tam orta noktasında... Sıcak savaşın serpintileri sınırlarımızı aşıyor... Bu arada, içerde otuz yıldır devam eden terör olayları gündemin birinci maddesi... "Müzakere süreci" denilen bir süreç başlatılmış... Kimisi buna "Çözüm süreci", "Barış süreci" diye olumlu bakıyor... Kimisi de "Bölünme süreci" ve "Otoriterleşme süreci" diye olumsuz biçimde! "Otoriterleşme süreci" kaygısı, tam bu sırada bir yeni anayasa sürecinin başlatılmasından kaynaklanıyor... AKP iktidarı, AKP lideri ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bizzat belirttiği "Türkiye koşullarına uygun bir başkanlık sistemi" önerisini bastırıyor: Hiçbir başkanlık sisteminde bile görülmeyen yetkilerle donatılmış, yasamaya, yürütmeye, yargıya bütünüyle egemen bir tek adam düzeni! Ve önümüzde seçimler... Yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimi... Ve belki de bir anayasa referandumu! AKP, anayasa için BDP ile işbirliğine gidebileceğini açıkladı, BDP de bu öneriye sıcak yaklaştı; "otoriterleşme" ve "bölünme" süreçleri bu nedenle birleşik olarak düşünülüyor. * * * Neler oluyor, neler olabilir? Bu sorulara, bu kadar çok faktör ve bu kadar büyük belirsizlikler içinde yanıt vermek kolay değil. Ancak "teorik olarak" bazı modeller oluşturulabilir: Ben de "terörü bitirmek için" iki uçta, biri "en iyi" biri de "en kötü" olmak üzere iki senaryo oluşturdum. Hemen belirtmeliyim ki, reel politika yani gerçekleşme olasılıkları açısından bu senaryolardan herhangi birinin tümüyle gerçekleşme olasılığı sıfıra yakındır... Yani bunlar gerçekte olacakları değil, olayların yönünü, nereye gittiğini belirlemek için üretilen soyut, kuramsal modellerdir. En iyi senaryo: Türkiye, ırk, milliyet, din, mezhep farkları olmaksızın vatandaşların temel hak ve özgürlüklerinin eşit ve bütünüyle güvencede olduğu, tam demokratik bir ülke haline gelir. Türk, Kürt, Sünni, Alevi başta olmak üzere, ırkı, milliyeti, dini mezhebi, cinsel tercihleri ne olursa olsun, bütün vatandaşlar eşit, özgür ve mutlu olur! En kötü senaryo: Türkiye, her ikisi de otokratik bir yönetim altında inleyen, biri Türk biri Kürt olarak iki etnik ülkeye bölünür. Her iki ülkede de diktatörler halka kan kusturur! Herkes mutsuz olur! * * * Bölünme ve demokrasi eksenleri: Dikkat edilirse bu basit senaryoları, "terörün halledildiği" varsayımıyla, iki eksen üzerinde oluşturdum: 1) Demokrasi. 2) Bölünme. "En iyi" senaryoda bölünme yok, demokrasi var. "En kötü" senaryoda bölünme var, demokrasi yok. Siz, bölünmeye ve demokrasiye nasıl baktığınıza bağlı olarak başka seçenekleri de "en iyi" ve "en kötü" senaryolar olarak düşünebilirsiniz: Örneğin, bölünmemiş ama otoriter yönetim altında bir Türkiye; veya bölünmüş ama demokratik iki etnik devlet gibi. Ya da başka senaryolar... Elbette kuramsal olarak bile, seçenekler daha da çok. Gerçekte ne olacak, nasıl olacak? Keşke bilebilsek! * * * 12 YIL SONRA, TÜRKİYE: Demokratik Rejimi, ekonomisi ve adaleti çökmüş, başta gençler olmak kaydıyla, insanları umutlarını yitirmiş bir ülke haline gelmiş... Hâlâ aynı senaryoları konuşuyor!" * * * Bu yazımı yazmadan önce, yukardaki yazımı tekrar okuyunca birdenbire, 12 yıl öncesine göre, günümüz Türkiye'sinin çok önemli üçüncü bir farkı daha olduğunu gördüm: Hapisteki insanlar! Bakın 12 yıl öncesine göre kimler hapisteydi: CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğluve çalışma arkadaşları. Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer. Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat. Doğu ve Güneydoğu'da bazı belediye başkanları. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ. HDP Eş Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş , AİHM kararına rağmen. Osman Kavala, AYM kararına karşı olarak, arkadaşlarıyla birlikte. Şehir Plancısı Tayfun Kahraman, MS hastası olmasına rağmen, arkadaşlarıyla birlikte. TİP milletvekili seçilen Avukat Can Atalay, AYM'nin birden çok kararına rağmen. 22 yaşında, Belçika'da Güzel Sanatlar Akademisi'nde burslu olarak fotoğrafçılık eğitimi gören, kronik kalp ve böbrek hastası, 9 Nisan 2025'te Kadıköy'de "Diktatör Erdoğan" yazılı bir pankart taşıdığı için gözaltına alınan Esila Ayık, arkadaşları ile birlikte. Yukarıdakiler hapisteydi ama 2004 yılında 17 yaşındaki kızı Mutlu ve 19 yaşındaki oğlu Barış'ı öldüren, iki çocuğunu daha yaralayan, iki kez müebbet hapse mahkûm olan, başka siyasal suçlara da karıştığı belirtilen Selçuk Tengioğlu isimli, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e saldıran mahlûk serbestti! * * * Sevgili okurlarım, bence bu rejim değişmeden ve bu yönetim iktidardan gitmeden Türkiye'ye ne Demokrasi gelir ne de Barış!
Hoş geldinizOğlum bu siteyi oluştururken, benden siteye girenler için bir "hoşgeldiniz" iletisi istedi. Ben de ona bir değil dört ileti verdim:
(1)Eski "Güncel"ler için Güncel Arşivi'ne bakınız. |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 12 Mayıs 2025