Emre Kongar'ın Resmi^* İnternet Sitesi

Makaleler

Articles in English

Değerli okurlarım, Türkiye'de işler gerçekten çığrından çıktı:

İktidar rejimle kavgalı.

Rejimle kavgalı iktidarın başı, Çankaya'ya çıkmaya veya oraya kendi işaret ettiği birini çıkarmaya uğraşıyor.

Böylece, rejim kavgasının, iktidarın istediği biçimdeki bir rejim değişikliğine doğru yönelmesi olasılığı yüksek görünüyor.

Tabii bu durum bir istikrarsızlık kaynağı.

Genel seçimler yaklaştı.

İktidar bir yandan Cumhurbaşkanlığı makamını da denetime alıp rejimi istediği yönde değiştirmeye çalışırken, öte yandan, Meclis'teki gücünü etkileyecek olan seçimlere asılacak, hem de elindeki tüm olanaklarla:

Örneğin Çankaya'yı da denetime alırsa, seçimlerde bu gücü de kullanacak.

Bu durum, kendi başına, ayrı bir bunalım nedeni.

Atlantik ötesindeki Amerika Birleşik Devletleri, geldi, Irak'a yerleşti, komşumuz oldu.

Bir yandan Irak'ta devleti yok etti, Güney sınırımızın ötesindeki muhatabımızı ortadan kaldırdı, öte yandan bölücü etnik terörün yeniden canlanmasına yol açtı.

Türkiye'de işlerin çığrından çıkmasının bir nedeni de dünya konjonktüründeki bu değişme.

Tabii, Türkiye'deki "Her köfteye maydanoz" olan AB'yi ve AB'nin isteklerine göre alt üst olan hukuk sistemini; bunun günlük yaşamdaki trajik sonuçlarını da dış konjonktürden kaynaklanan bunalım nedenlerinin başına koymak gerek.

Türkiye'nin gelişmekte olan ekonomisinde, özel girişim, iktidarın çizgisine ters düşme cesareti gösteremez; gösterene haddini bildirirler.

Özel girişimin halkla ilişkiler bülteni halinde çalışan büyük medya, bu bunalım alanlarında yeterince özgür bir biçimde at oynatamıyor.

Geri kalan dinci medya ise, zaten bu konularda, (solcuların gösteremediği bir basireti gösterip) iç çelişkilerini göz ardı ediyor ve iktidarla aynı telden çalıyor.

Bu durumda kalıyor bir Cumhuriyet.

Cumhuriyet, bu bunalım alanlarında, haberleriyle, köşe yazılarıyla, araştırma dizileriyle gerçeklere dikkat çekiyor, üstü örtülen konularda kamuoyunu aydınlatmaya çalışıyor.

Bunu yaparken de, Soğuk Savaş'ın sona ermesinden sonra atılan "Tarihin sonu geldi" çığlıklarına karşı çıkmış olmasındaki haklılığının artık iyice kanıtlanmış olan gücüne dayanıyor.

Yağma, yoksulluk, yolsuzluk.

Bu üç konuda gerçekleri, yılmadan, usanmadan okurlarına aktarıyor; hem bunu yaparken, hem de ayrıca siyasal ve ideolojik olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin değerlerine, demokratik, laik, sosyal, hukuk devletine sahip çıkıyor.

Yapılan saldırıları alt alta yazdığınız zaman ortaya çıkan liste trajikomik:

Cumhuriyet hem komünisttir, hem faşist.

Hem Stalincidir, hem Atatürkçü, İnönücü.

Hem askercidir, cuntacıdır, darbecidir, hem solcu.

Sanıyorum aynaya baktıklarında gördüklerinden utananlar, Cumhuriyet'e saldırarak bu utançlarını unutmaya ve unutturmaya çalışıyorlar.