Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
Cemil Meriç'in Kaleminden Atilla İlhanEmre KongarCemil Meriç'in ünlü yapıtı Umrandan Uygarlığa adlı kitabının daha baştan üçüncü bölümü Atilla İlhan'ın Hangi Batı sorusu (ve tabii kitabı) üzerinedir. Bakın Cemil Meriç, Atilla İlhan için neler diyor: "Çapkın, çakırkeyif, derbeder bir üslup. Şımarık, atak, serâzâd bir zekâ. Kızdırdığı zaman bile sevimli. Kitabı gülerek kapıyorum, yarı sarhoş, yarı mutlu, yarı doymuş, yarı aç. Görüldüğü gibi Cemil Meriç, Atilla İlhan'a olumlu bakmaktadır esas olarak. Onun üslubunu ve zekası övüyor... Düşüncelerini de ne tümüyle reddediyor, ne de tümüyle kabul ediyor. Ama zaten Cemil Meriç gibi bir ustanın, kitabı üzerinde yazı yazması Atilla İlhan için yeterli bir övgü değil mi? Şimdi 'Batılılaşma' konusunda Meriç'in İlhan'ı nasıl eleştirdiğini görelim: "İlhan, çağdaşlaşmak 'sorununu', 'çağdaş yöntemlerle ulusal uygarlık bileşimi yaratmak' diye alıyor. Çağdaş yöntem ne demek kuzum? Başka bir medeniyetin hazırladığı, başka bir medeniyetin hakimiyet kurmasına yarayan karanlık güçlerin bütünü değil mi? Bu yöntemler, ülkeden ülkeye aktarılabilir mi? Çok titiz, çok sabırlı bir ayıklamadan geçirilmeleri, ehlîleştirilmeleri gerekmez mi? 'Ulusal uygarlık' ağacına nasıl aşılayacağız bu yöntemleri? İkiyüz yıldan beri aşılamaya çalışmıyor muyuz? Çağdaşlaşmak, belli tedâîleri olan bir kelime, cıvık, sinsi kaypak." (ss.24-25) Aslında Cemil Meriç, Huntington'un son zamanlarda dile getirdiği "Batı medeniyetinin tek ve biricik, taklit edilemez bir medeniyet olduğu" görüşüne bir başka yönden destek veriyor, ondan yıllarca önce. Bakın Danilevsky'e dayadığı görüşünü nasıl ifade etmiş: "Bir medeniyetin başka bir medeniyete istihâle edemeyeceği, (dönüşemeyeceği) Danilevski'den beri bir kaziye-i muhkeme. (kesinleşmiş karar)" (s.25) Cemil Meriç ile Atilla İlhan Batı'yı eleştirmekte buluşan iki düşünürdür. Fakat Cemil Meriç'in düşünceleri Batı'yı eleştirmekten çok, onu tümüyle reddetmeye kadar gider. Özellikle son dönemlerinde toplum üzerindeki dinin etkisine ve dolayısıyla Müslümanlığa daha çok önem vermesi onu neredeyse bir Batı düşmanlığına itmiştir. Aslında Meriç de İlhan da Türkiye'de Batı uygarlığını en iyi bilen düşünürler arasındadır. Üstelik her ikisi de Marxizmi çok iyi özümlemiştir. Buna karşılık durdukları yerler birbirinden biraz farklıdır: Meriç daha çok, katı biçimiyle Doğu-İslam uygarlığına bağlılık vurgusu yaparak antiemperyalist bir çizgi izlerken, İlhan, Atatürkçü-Troçkist bir çizgide değişme modelini benimsemiş ve antiemperyalist konumunu bu çizgi üzerinden oluşturmuştur. |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 22 Şubat 2021