Diyarbakır, zalim ve “İçinizdeki Zalimâ€
BaÅŸbakan ErdoÄŸan’ın Diyarbakır konuÅŸmasını ve Hopa sonrası açıklamalarını dinlerken, her aklı başında insan gibi benim de kanım dondu. “Üzerinde durmak istemediÄŸi†kalp krizinden ölen emekli öğretmen, çıkacak dediÄŸi “BDP kasetleriâ€, Kürtleri Zerdüştler ve Müslümanlar olarak ikiye ayırmaya çalışması, dijital ortamda kurulmuÅŸ Diyarbakır filmi, sonradan Baydemir’e ait olduÄŸu kuvvetle muhtemel olduÄŸu ortaya çıkan Dicle Projesi, ve o meÅŸhur sürçme: “BDP Silahlı Örgütüâ€!
Tuhaf bir şey oldu bana yakınlarda. Başbakan’a bakarken, artık
meditatif bir mertebeye geçiyorum. Sinirlenmek, üzülmek, öfkelenmek
değil, ötesine geçiyor aklım. Merak ediyorum: Nasıl oluyor da insan bu
denli hırs ve hınçla hedefe kilitlenir? Onun yüzünde gördüğüm bir şey
var, adını koymaya çalışıyorum. AKP’nin Diyarbakır mitingi sırasında
yine aynı noktaya takıldım ve şu cümle belirdi aklımda:
“Bir insanı düşmanına nasıl davrandığıyla deÄŸerlendirmek lazım.â€
Çünkü
zalimlik dostlar arasında göze görünen bir şey değil. Ama dostlarımızın
kendi düşmanlarına nasıl davrandığı bizi yakından ilgilendirmeli. Öteki
türlü bir yaklaşım –diyelim ki- çok iyi kalpli bir işkenceciyle iyi
arkadaş olmamıza kadar götürür bizi. Tabii, aynen öyle. İşkenceci de iyi
kalpli olabilir. Hatta çoğu sadist, manyak değil, normal insanlardır.
Zaten zalimlik, normal insanlara ait bir “haslettirâ€.
Emre Kongar’ın “İçimizdeki Zalim- Anlamak ve Ãœstesinden Gelmekâ€
(Remzi Kitapevi) kitabına göz gezdiriyorum. “Zulüm, bir alt kültürün
ürünüdür†diyor Kongar. Devam ediyor:
“Yani zulüm yapan insan
genellikle (gerçekten bir ruhsal hastalığa sahip değilse) toplumsal
normlardan sapan davranışlar değil, tam tersine ait olduğu kültürün ve
alt kültürün ‘doÄŸru’ ve ‘meÅŸru’ saydığı davranışlar göstermektedir.â€
Zulmün en zor anlaşılan ve zalimleri tanımamızı en çok zorlaÅŸtıran gerçeklik de bu zaten. Åöyle ki…
İzmir’de üniversitelilerle söyleşi yapıyorum. Diyarbakır Cezaevi üzerine konuşurken şöyle dedim:
“Hani Naziler, Yahudilere yapmış ya, onun gibi ÅŸeyler olmuÅŸ orada da.â€
Kendimize
en yakın zulmü anlatabilmek, zulüm olduğunu söyleyebilmek için bize en
uzak örneği vermemiz gerekiyor. Çünkü zulüm, ancak uzaktan bakıldığında
tanıyabildiğimiz bir şey oluyor çoğu kez. Hem zamansal, hem kültürel hem
de fiziksel olarak. Çünkü Türkiye’deki çocukların (hiç değilse
kimilerinin kafasında) Kürtlere yapılan zulmün “hak edilmiş†olduğuna
dair bir bilgi var. Ve insan düşmanının hak ettiğine inanmışsa kendisini
ve düşmanını insanlıktan çıkaracak şeyler yapabilir. “Bunu yapan insan
mı!†diyerek şok içinde baktığımız her şey, karşı tarafın yapılanı hak
ettiğini düşünen biri tarafından yapılmıştır. Tıpkı Başbakan’ın
kalp krizinden ölen emekli öğretmenin Solcu olması nedeniyle “üzerinde
bile durulması gerekmeyen biri†olduğunu düşünmesi gibi. Öğretmen AKP’ye
oy veriyor olsaydı? Her neyse…
Kongar, Ruşen Çakır’ın bugünkü programında kitabından söz etti ve
ailelerin kesinlikle okuması gerektiğini söyledi. Çocuklarını dövmenin
onların yararına olduğunu düşünen aileler geldi aklıma…
Hepimizin
içinde bir zalim var. Ben kendi içimdeki zalime karşı zalim olmak
istiyorum. Bunu deniyorum. Bu idman için sanırım iyi bir kitap Emre
Kongar’ın yazdığı.
-
Misafir14 Haziran 2011 Salı 16:33keşke sn ece bu ülkede her kes senin gibi adaletli ve cesur yurekli olsaydi (vanda selamlar)
-
Misafir06 Haziran 2011 Pazartesi 15:35ece hanım gecen gün bogaz manzaralı bir yerde gazetecilerle yaptığı bir söyleşide bu vatan toprakları üzerinde yaşayan ''kendinden olmayan statükoya hizmet etmeyen'' insanlarımıza siz özgürlükten ne anlarsınız diyebilecek kadar kendini miletten ayırmış bir idealizm uğruna kendi değerlerini hiçe sayan bir yazardır. sizi şiddetle kınadıgımı burdan dile getirmek istiyorum.
-
Misafir05 Haziran 2011 Pazar 21:19elinize sağlık.ne yazıkki padişah kıvamında bir başbakanımız var artık.kendinden olmayanı dışlayan ve tüm türkiyeyi kucaklamayan.ordusu da hazır zaten.kim tutar artık onu.